23 Mart 2015 Pazartesi

Galileo'nun Buyruğu




Kitap Tübitak tarafından çıkarılmış içinde bir çok bilimsel makalenin bulunduğu bir eser. Makaleler öyle çok ağır değil. Popüler bilim havasında çeşitli konularda makaleler içeriyor. Yazar makaleler üç ana başlıkta toplamış;

1)Bilimsel Hayal Gücü Sorgulanıyor

Burada toplanan makaleler gerçekten hepsi çok hoşuma gitti. Hele ki Asimov'un "Laboratuarda Ölüm" adlı makalesi tüm fen bilimleri okuyanlara okutulması gerektiğini düşünüyorum. Genelde bir konu bilimde kabul gördümü onun üzerinde pek durulmaz.  Bu makalede kimya alanında genel bir konunun yıllarca üzerine düşünmeden, kabul edilmiş bir fikrin daha sonraki araştırmalar sonunda nasıl yanlış olduğunu gösteriyor. Burada ki makaleler bana Fen fakültelerinde kesinlikle bilim felsefesi ve tarihi okutulması gerektiğini düşündürdü. Tabi bizde o da düşünmek yerine ezber olurdu o da ayrı.

2)Bilimsel Hayal Gücü İş Başında

Burada toplanan makaleler gerçekten bilimsel yönleri ile ortaya çıkıyor. Bilim insanlarının bulduğu yada popüler bilim yazarlarının yazdığı makaleler içeriyor. Ama daha baskın olarak bilimsel makaleler var. Psikoloji ve eski bir kaç makale beni sıksa da diğer makaleler çok ilginç olanları mevcut. Yalnız dikkat mi çeken husus Batı Bilimi ne kadar biz bilimi takip ediyoruz deseler de bazı konularda körlüğe devam ediliyor. Carl Sagan beni şaşırtmaya devam ediyor. Burada bulunan bir makalesi ile gerçekten bakış açısına hayran oldum tekrar. 

3)Bilimsel Hayal Gücünde Üslup

Buradaki makaleler genel olarak popüler tarzda anlatılan makaleler. Fakat anlattıkları konuları çok güzel ve bilgilendirici şekilde anlatmış. Huxley'in "Hayvanlarda Kur Yapma" makalesinde ki evrim üzerine eleştiriler, şüpheci ve araştırıcı bakış açısı bilimde şüphe duymadan kabullerin olmayacağını gösteriyor. Preston'un "Karanlık Zaman"  uzayda ki cisimlerin nasıl hareket ettiğini, Levi'nin "Karbon" Karbon atomunun önemi ve nasıl bir hayat içinde döngüde yer alıyor bize anlatıyor. 

Kitapta bir çok konuda makaleler bulunmakta bu bakımdan çok ilgi çekici. Gök Bilimi, Biyoloji (Canlı Bilimi), Kimya, Yer Bilimi, Fizik, Psikoloji üzerine makaleler bulunmakta.

Neden kitabı bu kadar uzun okudum? Kitaba ilk başladığımda normal bir kitap okuma hızında devam ediyordum. İlk bölümü bitirince fark ettim ki konular üzerine de fazla düşünmemişim ve unutmuşum bazı şeyleri. Sonra tekrar başa sardım. Her gün bir makale okumaya başladım. Böylelikle makaleyi okuyorum ve üzerine düşünüyordum. Sabah kalktığımda genelde çıkmadan önce yarım saatlik zamanım oluyordu. O vakitlerde okudum ve bu şekilde okumanın daha faydalı olduğunu fark ettim. 

Bilime meraklı iseniz bu çeşitli bilim dallarında ki makaleler hoşunuza gideceğini düşünüyorum. Bunun yanında bir çok konuda da bilgi sahibi olacaksınız.

6 Mart 2015 Cuma

Hitit Çağında Anadolu




Blogu açmadan çok önce Mezopotamya ve Anadolu tarihine başlamıştım. Bu kolda Sümerler, Asur, Akad, Elam, Hititleri bitirdim. Ara ara yeni bulduğum kitaplar ile bu eski devletlere tekrar dönüyorum. Eski medeniyetler tarih okuma kolunda Hititlerden sonra devam eden medeniyetleri okumaya ve incelemeye devam edeceğim. 

Hititliler Asya taraflarından geldiği biliniyor. Fakat nereden geldikleri ve hangi kavme ait oldukları bilinmemekte. Anadolu'ya geldiklerinde tabi burada bir çok kavim ile karşılaşıyorlar. Bunlar arsında Hititleri en çok etkileyenler Hatti ve Hurri uygarlıkları oluyor. Anadolu'ya ilk yerleştiklerinde  şehir devleti olarak başlayan hakimiyetleri giderek yaygınlaşarak büyük bir imparatorluğa dönüşüyor. 

Hititler kendilerine Nesice konuşan Nesililer diyorlar. O şehrin insanları manasına geliyor. Anadolu'ya geldiklerinde Hattilerden ve Hurrilerden o kadar çok etkileniyorlar ki geldikleri yerin adını olan Hitit ülkesi adını değiştirmeyip benimsiyorlar. Hititler; Hurri ve Hatti uygarlığından din ve kültür bakımından bir çok şey almıştır. Daha da ilerleyerek kendi isimlerini Hurrice yazmaya başlamışlar. Hurri ve Hatti tanrılarına ibadet etmiş ve bunu da Hurrice yapmışlardır. 

Anadolu'nun yazılı dili Hittilerle başlıyor. Bundan önceki kültürlerden sadece elimizde kral isimleri ve bir kaç kelime kalmış. Bunlarda sonradan Hititlerin benimsedikleri dini metinler oluşturmaktadır. Hitit dili ile akraba olan o dönemde 2 medeniyet daha vardır. Bu medeniyetler Luviler ve Palalar olarak geçer. Luviler yazılı dil olarak hem çivi yazısı hemde resim yazısı kullanmaktadır. Bundan dolayı bilim insanları Anadolu'ya ilk gelen kolun Luviler olduğunu düşünüyorlar. Luvi resim yazısı tüm Anadolu'ya yayılmış ve Hititler de bu yazıyı halka bir şey anlatmak istedikleri yazılarda kullanmışlar. En son Anadolu'ya gelen kol Palalar olduğu düşünülüyor.

Hititler MÖ 2000'lerde başlayarak hakimiyetleri şehir devletlerinden imparatorluğa kadar gelişmiştir. Burada ki toprakların her yerini yerleşim alanı olarak görmek yanlış o dönemde. Bu yerleşimleri şehir devletçikleri gibi düşünmek yada kaleler gibi düşünmek daha doğru. O şehirlerin kapsadığı alanlar imparatorluğun hakim olduğu alanı göstermektedir. MÖ 1200'li yıllarda zayıflayan yönetim Deniz Kavimleri denen batıdan gelen bir kavim tarafından yıkılmıştır. Bu Deniz Kavimleri her yeri yerle bir etmişlerdir o dönemde. Ellerinden çok az devlet kurtulabilmiştir. İleride bu konuya değineceğiz.

Hititlerin Türk olup olmadıkları ile alakalı Sedap Alp'in Hitit Güneşi kitabındaki bir makalesini okursanız hoca cevabı orada çok güzel veriyor. Burada bakılması gereken husus kültür devamlılığıdır. Hititlerin Türk olmadıkları artık bilinen bir husus fakat aldıkları, devam ettirdikleri ve bu zamana kadar gelen kültür unsurları vardır. 

Hititler konusu çok geniş bu makaleye sığacak türde değil. Kitapta bir çok tabletin çevirisi de verilmiş. Bunun yanında o dönemde ve sonrasın Anadolu da yaşamış Hatti, Hurri, Urartu, Hitit, Lide, Frig dilleri hakkında ve kendileri hakkında da başlık altında bilgiler verilmiş. Bu saydığım kavimleri de okudukça daha geniş şekilde yazacağım.

Kitap Tübitak'ın zamanında yayınladığı çok güzel bir eser. Artık bu şekilde eser Tübitak yayınlarından çıkmaz. Baskı kalitesi, ciltli ve kuşe kağıda çok güzel şekilde insanlara ucuz bir şekilde sunulmuş. Tabi bu kitap ile Hititleri ve onların yaşadığı dönemi tam olarak anlamak güç. Fakat bu konu hakkında okunması gereken bir eser. Sedat Alp zaten Türkiye'nin önde gelen Hitit Bilimcisi olduğu için diğer kitaplarına da bakabilirsiniz. Kitabın baskısı mevcut bu konulara meraklı iseniz tükenmeden temin etmenizi tavsiye ederim. 

NOT: Bu dönemde biraz yavaşladığımın farkındayım. Yüksek Lisans, YDS çalışması ve üstüne Ar-Ge Lab. da çalışmada eklenince yorucu ve bir o kadar da zaman alan bir dönemdeyim. Okuduğum kitapların ağır olması da işi hızlandırmıyor. Bu etkenler olsa da okuduğum kitaplar hakkında yazmaya devam edeceğim. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...