Umberto Eco'nun okuduğum ilk kitabı. Çok merak ettiğim bir yazar idi. Gülün Adı adlı romanı ile başlamak istiyordum fakat fuarda kitabı görünce dayanamayıp aldım. Kitap iki kişi arasında sohbet şeklinde geçiyor ama ne sohbet. Öyle soru cevap soru cevap şeklinde de değil. Arada bir soru soruluyor onun dışında yazarlar konu hakkında öyle kendilerini kaptırıyorlar ki. O konudan başka konuya o konudan başka konuya gidip geliyorlar. Bu sohbeti dinlerken anlıyorsunuz ki bu iki kişinin kültürel bilgisi muazzam.
Umberto Eco; İtalyan Simge bilimci (Semiotician, Gösteri Bilimi demişler anlamadım), denemeci, filozof, edebiyat eleştirmeni ve romancıdır. Halen hayatta olup günümüzün en önemli bilim adamlarından bir tanesidir. Dünyanın en büyük entelektüelleri arasında ilk 100'e girmiş bir çok kere. Kendisinin bir çok kitabı Türkiye yayınlanmış. Kendisi romanları ile daha çok tanınsa da bir çok akademik makalesi, çocuk kitapları ve eleştiri yazıları bulunmakta.
Jean-Claude Carriere; Fransız romancı, aktör, yönetmen ve senaryo yazarı. Akıl Defteri ve Martin Guerre Döndü mü ? gibi kitapları Türkiye de yayınlanmış. Ayrıca Fransa'nın en büyük sinema enstitüsünün de (Le Femis) başkanı. Bu enstitü dünyanın en iyi sinema enstitüleri arasına girmiş. Yazarın ayrıca yazdığı ve yönettiği bir çok filmde bulunmakta.
Kitabın asıl konusu ne derseniz kitaplar ve onu oluşturan yazı ve kağıt üzerine bir şey olacağını söylerdim ama değil. Bu konulardan bahsediyorlar ama öyle tek konu üzerinde durmuyorlar. Karşılıklı sohbet havasında bir çok konu üzerinde konuşuyorlar. Kitap ve verilerden bir başlıyor yazarlar konuşmaya. Günümüzde ki veri depolama sistemleri üzerine, kitabın ilk oluşumu, sansür olayları, kitap tarihi, kütüphaneler, kütüphanelerin yok oluşları, sinema tarihi, kitap koleksiyonu, yazar vs. O kadar çok şey üzerinde konuşuyorlar ki kendinizi bir o konuda bir bu konuda buluyorsunuz. İki yazarında bilgisine bu konuşmalar sırasında hayran da kalıyorsunuz bu arada.
Bu iki kişinin arasında geçen sohbet, okuyanların ve belli seviyede kütüphaneye erişmiş kişilerin çok hoşuna gideceğini düşünüyorum. Çünkü sizin yaşadıklarınızın ve bu konular hakkında düşündüklerinizi onlarda yaşamış ve düşünmüşler. Bu konular hakkında ki bilgileri de size aktarıyorlar. Çoğu kitap okurunun başına gelen bir mevzu; bir arkadaşınız evinize gelir. Sonra o kalıp soruyu sorar "Bunların hepsini okudun mu?" Bu soruya kitapta çok güzel ve absürt cevaplar üretmişler yazarlar. Eco'nun söylediğini ben burada paylaşayım diğerlerini okuyunca görün. Eco "Hayır. Bu kitaplar yalnızca önümüzdeki hafta okumam gerekenler. Okumuş olduklarım üniversitede." Kitap aramanın ve onları almanın üzerine de durmuşlar. Bir kitabı arayıp bulmanın ne kadar zahmetli olduğunu ve yeni nesil zenginlerin süs olsun diye bu kitapları kütüphanelerine koyduklarını anlatıyor. Kendisinin de Amerika da ki bir sahafa 10 yıl boyunca bir kitap için gidip gelmiş sonunda kitabı almış. Kitap fiyatları hakkında, en değerli kitap, tamamlamak istedikleri seriler, öldüklerinde kütüphanelerinin ne olacağı ve değerleri. Gerçekten çok konu konuşuyorlar. En son bombayı sona saklamışlar tabi benim ağzım açık kaldı. Kaç kitabını var diye soruyorlar Eco 50.000 kitabı, J.C.Carriere'nin de 30.000-40.000 civarı kitabı varmış. Eco'yu araştırayım derken bir tane röportajını izledim. İlk kendi evini gezdiriyor gerçekten ağzınız açık kalıyor.
Bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum. Yalnız kitabı okuyacaklara şöyle bir uyarı yapayım. Eco sohbet arasında Gülün Adı kitabında ki hikaye hakkında bazı şeylerden bahsediyor. Romanı okumayı düşünenler bunu göze alarak okusunlar.
Gülün Adı'nı okuduktan sonra , başka bir kitabını okumaya cesaret edemediğim yazar , beğenmediğinden değil ama , yine de bu kitabı ilginç geldi , deneyelim :D
YanıtlaSilKitap sizinde hoşunuza gideceğini düşünüyorum. Bana da bir arkadaşım Umberto Eco'yu okuyacağım dediğimde Foucault Sarkacı'nı en sona oku dedi. Kitap biraz ağır sanırım uzun süre Eco perhizi yaptırır demişti :)
Sil