7 Mart 2016 Pazartesi

Türk Kozmolojisine Giriş




Size ilk olarak biraz kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitap yazarın Türk Kozmolojisi üzerine yazdığı makalelerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir eser. Tam bir bilimsel kaynak. Hep size burada yakınıyorum ya bu nasıl bilimsel kitap, kaynaklar verilmemiş diye. İşte bu kitabı okuduğunuzda bilimsel bir kitap nasıl olur görüyorsunuz. Gerçi bu yazılar kitap için hazırlanmamış, makale için hazırlanmış olduğu için bu kadar kaynaklara ve dipnotlar verilmiş. Bu kadar dipnot ve kaynağın yayınlanırken kağıt tasarrufu yapacağız diye kesilmemesi ise yayınevinin bilinçli bir davranışı. Tebrik ettim kendilerini hem bu şekilde basmalarından hemde böyle bir eseri oluşturmalarından dolayı. Kitap makalelerden oluştuğu için bilimsel olarak anlatımı son noktada. Bundan dolayı okuyacak kişilerin belli bir seviyede Türk tarihi ve mitolojisi bilmesinden fayda var diye düşünüyorum. Çünkü yazar daha önce belki hiç duymadığınız Türk devletlerinden (Çu Hanedanlığı) ve bunların getirdiği düşüncelerden (bir birine zıt, fakat bir birini tamamlayan evren anlayışı)  bahsetmekte. Bunların anlanması ve kafanızda belli bir yere konması için belli bir birikim olması gerektiğini düşünüyorum.

Mitoloji insanların evreni, doğayı anlama biçimlerini ve kültürlerini yansımasını içerir. Kainatın anlamdırılmasını gök ve yere yansımasını kozmoloji olarak ifade edilebilir. Bu yansıma ilk zamanlar simgesel olarak var olmuş. Çu Hanedanlığından (MÖ 1059-249) Çin içlerine gelen ve Türk olduğu belirlenmiş bir hanedanlık. Bu hanedanlığın getirdiği  düşünce kainatın tüm yansımasını gök ve yer-su (yeryüzü) temsil ettiği birbirine zıt, fakat birbirini tamamlayan ikili evrensel nefesten oluştuğu kabul eden sistem. Bizim şuan ying-yang olarak bildiğimiz sistemi yazar kaynakları ile Çu hanedanlığının Çin topraklarına getirdiğini söylüyor. Çular bu anlayışlarını ana vatanları olan Orta Asyadan getirmişler. Bu arada belirtelim, aslında Çin içlerine gelip hanedalıklar kurmuş Türk boyları bulunmakta. Bunlar zaman içinde Çinleşip bizim Çin tarihinde hanedanları olarak bildiğimiz ufak devletlerden birkaçı haline gelmişler. Hep merak ettim Çin'i birleştiren hükümdar acaba bizden miydi? Bununda cevabını önümüzdeki sene araştıracağım, yazarın kaynak aldığı, Çuları ve Çin içindeki diğer Türk varlıklarını anlatan kitaba zor olsa da eriştim.

Çuların getirdiği bu inanç şekilleri daha sonra Hunlarda ve Göktürklerde devam ediyor. Çuların getirdiği bu evrensellik düşüncesine ait terimlerin çoğu Türkçe karşılığının olması, aynı kavramların Türkçede de olduğunu kanıtdı. Çu ayinlerini Çin'e getiren sülalenin kurucusu, Çin'in batısından gelen fatih Wu (MÖ 1100). Biz burada kişilerin ve boyların gerçek isimlerini bilmediğimiz için, Çin dilinin Türkçeden farklı olması nedeniyle bu adların gerçekte Türkçe ne olduğunu tespit edemiyoruz. Bundan dolayı tarih içinde Çincede geçen isimleri ile adlandırılıyor. Ayinler, kozmogonik yasalar, her tanrıya veya ruha atfedilen yerde ve simgelerle yapılıyordu. Bu anlayış merkeziyetçi devlet dini tarzında. Gök tanrı hükümdarın atası sayılmasıyla, merkeziyetçi devlet dini kozmolojik bir açıklama bulmuş.

Çu hanedalığı döneminde savaş eğitimi veren bir saray okulunun bulunduğu tespit edildi. Bu okulda hükümdar ve ihyar alpler, hükümdarın oğullarını yetiştirirdi. Devletin oğulları denen genellikle Çu'lara bağlı beylerin oğulları olan genç alpler silah kullanmayı, ok atmayı ve diğer savaş becerilerini öğreniyorlardı. Buda demektir ki o dönemde Türk boyları artık sistemli bir hale gelmiş. Yani Hunlar başlangıç değil.

Kitapta daha bahsedilecek bir çok şey var. Bunları da yazarın diğer kitabına sakladım. Orada daha ayrıntılı ve karşılaştırmalı olarak anlatmış. Yalnız okuyuculara şunu anlamalarını istiyorum. Türk kültüründen gelen Mitoloji ve gelenekler çok eski çağlarda meydana gelmiş ve günümüzde de devam etmekte. Bunların ne dinle nede diğer milletlerden etkilenme ile geçmiş değil. Bu tür geçişlerde mevcut olsa da kemik diye bahsedebileceğimiz ana ögeler Türklerin yıllar içinde oluşturdukları kültürlerinden ve tarihlerinden gelmiştir. Bu tür konulara meraklı olan arkadaşlara kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Kitabın ne yazık ki baskısı yok. Sahaflarda aramanız gerekiyor. Nadir bulunan eserlerden, fakat yazarın diğer kitaplarını da şimdiden edinin diyorum. Sanat tarihi okuyanlar varsa, ayrıca bu konuya meraklı olanlar onlar içinde çok faydalı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...