25 Mayıs 2015 Pazartesi

Agamemnon Mezarı - Miken Uygarlığı




Eski Medeniyetleri okuma kolunda bizi aslında pek ilgilendirmeyen. Fakat merakımı uyandıran bir konu var. Minos Uygarlığı (Girit) ve Miken Uygarlığı dır. Minos Uygarlığı ile alakalı kitaba daha erişmediğim için ona geçemedim. Aslında Ege Bölgesi Uygarlığı içinde ilk Minos Uygarlığı ortaya çıkıp geniş bir alana hükmetmiş ve deniz üzerinden ticaret kolonileri oluşturmuş. Gelişmiş bir medeniyet olup farklı bir yazı kullanmaktadırlar. İstediğim kitaplara eriştiğimde bu medeniyet ile ilgili de yazacağım. Miken Uygarlığı beni neden merak ettirdiği konusu; birincisi bu uygarlık Troya'ya saldıran Agamemnon'un içinde bulunduğu konferederasyondur. İkincisi ise Yunanlılar kendi atalarını buraya bağlamaktadırlar.

Miken Uygarlığı ile alakalı ne yazık ki fazla bir yayın yok. Olanlardan ilki bu kitap. Kitapta Miken Uygarlığı ile alakalı tarihsel, arkeolojik, toplumsal bilgilerini vereceğini düşünürken çok farklı bir kitap karşıma çıktı. Kitap daha çok Miken buluntularının bulunma hikayesini ve sonrasını anlatıyor. 
Heinrich Schliemann
Troya buluntularını keşfeden ünlü arkeolog Heinrich Schliemann'ın kimsenin çözemediği şans eseri bulduğu mezar zinciri ile başlayan ve sonrasında efsane haline dönen Miken Agamemnon Mezarını keşfediyor. Burada mezar içinde ölülerin yüzlerinin üzerinde bulunan maskeler Schliemann'ın burayı soyluların mezarı olduğu düşüncesine sevk ediyor. En son bulduğu içi mücevherler ile dolu mezar ile bu mezarların soylu mezarı olduğunu ve Agamemnon'un mezarının da bulunduğunu ilan ediyor. Schliemann'ın bilimsel olmayan sunumları, arkeolojik tahrip içeren kazıları, buluntuları kendine göre yorumlaması gibi bir çok kötü etken sonucunda Miken Uygarlığı Yunanlıların atasıdır miti uzun süre buraya gelen turistlere söyleniyor. Schliemann'ın bir çok yerde Troya'nın vazgeçmez kaşifi olarak tanıtılması hep onun hayalleri peşinde koşan bir insan olduğunu ve iyi bir şey yaptığını bize gösterdiler. Ama bu kadar tahrip edici kazı uygulamaları ve yanlış bilgi içeren sunumları, yanlış beyanları olduğu söylenmemişti.
Kuyu Mezarda Bulunan Maskelerden Bir Tanesi

Bu şekilde başlayan macera bu bölgede yapılan çalışmalar sonucunda mezarların Troya dönemiden farklı bir zamanda olduğunu kanıtlamış. Daha sonra yapılan sistemli çalışmalar ve kazılan yerlerin tekrar kazılması ile mezarların Troya Savaşından 300 yıl sonrasına ait olduğu ve farklı zamanlarda gömüldükleri anlaşılmış. 
Buda Schliemann'ın ortaya attığı ve Yunan müzelerinde halen yazan metinleri çürüttü. Yapılan ilk kazılarda yazı ile ilgili hiç bir veri bulunamaması araştırmacıları düşündürmüş. Çünkü bu bölgede Mikenlerin yükselmesinden önce bölgeye hakim olan güçlü bir Minos Uygarlığı vardı. Bu uygarlık Liner A denilen bir yazı sistemi kullanıyordu. Halen bu yazı çözülmüş değil. Bundan dolayı araştırmacılar bölgede yazı olabileceğini düşünmüş. Kazı çalışmalarının ilerlemesi ile sonunda tabletlere ulaşılmış. Bulunan yazı sistemi yalnız Liner A dan farklı bir sistem olduğu için bu yazı sistemine Liner B adı verildi.  Tabletler üzerinde yapılan çalışmalar da zorlayarak da olsa Eski Yunanca olduğu savunuldu. Bu konu halen tartışmalı olsa da şimdilik durum bu. 

Bir anda yükselen bir medeniyet bir anda çöken bir medeniyet. Peki bunların etkisi neydi. Gerçekte bunlar kimlerdi gibi sorular benim aklıma yine yanıtlanamadı. Bir sonraki kitapta daha tarihsel ve arkeolojik verilerle desteklenmiş bir çalışma bulmayı umuyorum. Bu kitapta dediğim gibi Miken Uygarlığının bulunma hikayesi ve sonrası anlatılmış. Bunun yanında kitapta yapılan alıntıların hiç biri dip not olarak sunulmamış. Sanki roman yazıyorlar. Bu ya yayıncının hatası yada yazarın. Kitap sonunda bu notları vermiş ama ne nerede belli değil. Bu konu hakkında pek okunmasını tavsiye etmiyorum fakat Schliemann'ın nasıl bir insan ve  araştırmacı olduğu konusunda aydınlatıcı oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...