Ülkemizde en çok tanınan düşünürlerden bir tanesi kendisi. Orta okul çağında ilk tavsiye edilen kitaplar arasında Denemeler her zaman geçer. Bende okumaya başladığımda bu kitabın namını duyup alıp okumuştum. Yazıyı yazmadan önce baktım 2004-2005 yılında kitabı okumuşum. Baya bir zaman geçmiş üzerinden. Kitabı tekrar okumak aklımdan geçiyordu ama bir türlü okumak için elime alamamıştım. Kitap okuma grubunda Denemeler seçilince bir vesile oldu benim için. Yalnız o zamanlar okuduğumda benim için önemli olan sayfalara ufak beyaz kağıtlar koymuştum. Üniversitedeyken birisi kitabı almış ve içindeki kağıtlar haliyle yok olmuş. O zamanlar şimdi kullandığım renkli yapışkanlı işaretleyiciler de yoktu. Şimdi okurken o zaman ne benim için önemliymiş onu görme şansım olurdu ama bu geçmişe dönük kendi düşünce analiz şansımı kaçırmış oldum. Sonra bana kızıyorlar insanlar neden kütüphanen de bulunan kitapları kimseye vermiyorsun diye. İşte arkadaşlar böyle sebeplerden ve kitapların genellikle geri dönmemesinden dolayı dışa kapalıyız.
Kendilerini tanıtacak olursak; asıl ismi Michel Eyguem De Montaigne Fransa doğumlu 1533-1592 yılları arasında yaşamış bir rönesans düşünürü. Kendisi varlıklı ve soylu bir aileden geldiği için o zamanın koşullarına göre iyi bir eğitim almış. Kitapta da göreceğiniz üzere Yunan ve Roma düşünürlerini iyi şekilde okumuş. Bir süre sonra şatosuna çekilerek burada yaşamanını sürdürmüş. Şatosuna çekildiğinde kendini kitaplara ve yazı yazmaya vermiş. Sonunda da Denemeler o zamandan bu zamana kadar bize ulaşmış.
Kitabına baktığımızda aslında varoluşun amacını aramamış kendisi daha kolay ve ulaşılabilir olan kendini incelemiş. Kendi doğasını, alışkanlıklarını, görüşlerini kalem almış. Dil bakımından hiç zorlamayan ve sadece kendi düşüncelerini aktarmak için yazılmış bir kitap.
Kitabı okuduğunuzda aslında varoluşun amacını sorgulamamış fakat kendini ve çevresini açık olarak sorgulaması ve bunu yazması, size de bazı şeyleri rahatça düşünmenizi sağlayabiliyor. Sizin kendinizi veyahut başka konuları düşünürken koyduğunuz sınırları daha da genişletebiliyor. Bazı konularda yazdığı yazılar aradan yaklaşık 500 yıl geçse de insanoğlunun davranış olarak aslında pek değişmediğini gösteriyor. Teknoloji ilerlese de insan davranış bakımından her çağda aynı. Cinsellik, ölüm, krallar, ruh ve kitaplar üzerine yazdığı yazılar günümüzde de aynı şekilde devam ediyor.
Eleştiri kısmına gelecek olursak. Ben 10 sene önce okuduğum kitabı tekrar okuyunca bir aydınlanma yaşayacağımı düşündüm. Çünkü kitabı gerçekten ne yazdığını hatırlamıyordum. Kitabı tekrar okuyunca aslında o kadarda sizi düşündürecek ve size fikir olarak yeni kapılar açacak bir şey olmadığını anladım. Kitap ortaokul, lise çağındaki bireylere okutulabilir. Fakat belli bir bilgi ve düşüce birikimi olan kimseler için sadece kültür olarak okunabileceği düşüncesindeyim.
Kitap baskısı konusuna gelecek olursak. Ben iş bankası yayınlarını okudum. Fakat kitabın aslı 4 ciltten oluşuyor. Say yayınları bu 4 cildi de basmış ama çevirisi konusunda bir şey söyleyemeyeceğim. Okuyacaksanız tam metini okumanız her zaman daha yararlıdır. Türkiye de yabancı kitaplar ve klasikler konusu her zaman sıkıntılı bir konudur. Yayıncılar nedense bu kitapları hiç bir zaman aslı gibi basmamışlar. İlla kısaltmışlar veyahut bir kaç cildini yayınlamışlar. Günümüzde halen basılan klasikleri tam metin çıkmıyor.
Sunay Akın'ın Don Kişot ile ilgili bir anlatısı var. Şimdi bizde Don Kişot ufak bir kitap. Biz avrupalılara Don Kişot okuduk dediğimizde Avrupalılar bir şok geçiriyorlarmış. Yani Don Kişot bizim topraklarda yazıldı biz bile okumadık diye. Meğersek kitabın aslı 19 ciltmiş. Bizde 100-150 sayfalık bir hikaye olarak geçiyor. İşte bu yayıncıların sadece para için yaptıkları bir olay yüzünden biz bazı eserleri bire bir okuyamıyoruz.
Denemeleri okumak isteyenler bu yüzden 4 ciltlik olanı araştırıp bu yayından okurlarsa daha yararlı olacağını düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder