Altın insanın bilinç kazanıp, medeniyetler oluşturması ile ortaya çıkmış bir madendir. Fiziksel özelliği yumuşak olduğu için günlük hayatta bu metalden bir alet üretip kullanmaya uygun değil. Çabuk eriyebilen ve parlaklığını yüzyıllar geçse de kaybetmeyen, insanların içlerinde ki hırsa, güzelliğe, biriktirmeye ve elde etmeyi körükleyen bir metal. Günümüze kadarda değerinden ve insanlara hissettirdiği duygulardan hiç bir şey kaybetmeyip. Üzerine daha çok değer katmış bir metal.
Altının ilk insan kullanımında görülme zamanı Sümerlilere dayanıyor. Ama insan doğasını etkileyip, onu elde etmek için her yolun denenmesi Mısırlılarda başlıyor. İnsanlar o kadar etkileniyor ki bu metalden kendi derilerine altın ile pullayarak onun gibi parlak ve çekici olmak istiyorlar. Kudretlerinin simgesi olarak altından büyük heykeller ve mabetler yapıyorlar. Bunun yanında bol miktarda ziynet eşyası olarak da üretiliyor. Genelde kral, kraliçe ve rahipler kullandığı için bir dönem kutsiyette kazanıyor.
Altını para olarak kullanan ilk olarak Sümerliler fakat onlar sikke şeklinde kullanmıyorlar. Altını para olarak ticaret dolaşımına ilk olarak Lidyalılar sunuyorlar. Mükemmelleşmesi ise ve ilk defa tek boyut ve tek şekil haline gelmesi Pers imparatorluğunda Darius zamanında oluyor. İlk defa para üzerine bir kişini resmi basılması yine bu dönemde, Darius kendi resmini altın sikkeler üzerine bastırıyor. Altın parada ilk defa değerini düşürme yani sikkenin içindeki altın miktarını azaltma işine Romanlılar girişiyor. Artık mal elde etmek, süslenme ve yüksek harcama dengesini karşılayamayan devlet altında bulamadığı için dışarıdan mecburen bu yolla başvuruyorlar.
Hep merak ettiğim madeni paraların neden kenarları tırtıklı konusununda aslında tarihsel bir nedeni olduğunu öğrendim. Altın sikkeleri zamanla kolay para kazanmak isteyenler kenarlarından kazıyarak sikkeden altın çalma yoluna gitmişler. Devlet ne kadar ölüm cezası verse de ve ne kadar insanı assa da bu sikkelerin kenarlarından kazınarak altının çalınması olayını engelleyememiş. En sonunda sikkelerin kenarlarının kazınıp kazınmadığının anlaşılması için kenarları şuan madeni paralarda olduğu gibi tırtıklı yapılmış.
Hep merak ettiğim madeni paraların neden kenarları tırtıklı konusununda aslında tarihsel bir nedeni olduğunu öğrendim. Altın sikkeleri zamanla kolay para kazanmak isteyenler kenarlarından kazıyarak sikkeden altın çalma yoluna gitmişler. Devlet ne kadar ölüm cezası verse de ve ne kadar insanı assa da bu sikkelerin kenarlarından kazınarak altının çalınması olayını engelleyememiş. En sonunda sikkelerin kenarlarının kazınıp kazınmadığının anlaşılması için kenarları şuan madeni paralarda olduğu gibi tırtıklı yapılmış.
Altın ile ilgili en ilginç ölüm Roma komutanın para hırsına karşı Part devleti ile yaptığı savaş sonucu yakalanıp, boğazından aşağıya erimiş altın dökülüyor. En büyük harcama ise 136 ton altın harcanarak Ayasofya'yı inşa etmek.
Kitapta bazı bölümler fazlaca Avrupa tarihine giriyor. Bu kısımlarda fazla bir altının öyküsü değilde belli zamanlarda Avrupa da gerçekleşen olaylar sonucunda iktisadi ve sosyal olarak nasıl etkilediğini göstermek istemiş yazar. Fakat bazı anlatımlar gereksiz gördüm ben. İspanyolların Peru'yu işgal etmesi sonucu İnkaları altın içinde nasıl öldürdükleri de anlatmış. İnkaların altın ile yaptığı sanat eserlerinin de çok az bir kısmının olduğu şekilde kaldığı geri kalan tüm altın eşyaların eritilip sikke haline dönüştürülmüş.
Avrupa bu kadar çok altını kendi kıtalarına taşımalarına rağmen çok ilginç olarak ülkeler zenginleşmemiş, altın hareketi doğuya doğru kayarak yine Avrupa'nın elinden çıkmış. Uzak doğundan yapılan ticaret altın ile gerçekleşmiş ama uzak doğuya giden altın geri Avrupa'ya dönmemiş. Bu zamanlarda ilginç olarak uzak doğuda ki devletler para olarak altın kullanmıyorlar. Bu nedenle ülkeye giren altın süs eşyası olarak kullanıma dönüştürüyor. Bu ülkelerde ilk baş bakır gibi madenlerden para basılmış özellikle Çin de daha sonra daha ucuz ve kolay bir yol olan kağıt paraya ilk geçen Çin devleti olmuş. Daha sonra onları Moğol devleti izlemiş. Tabi bu zamanda kağıt paranın karşılığı devlet tarafından altın olarak ödenebiliyor. Bundan dolayı kağıt para altın para kadar değerli olarak kullanılıyor. Daha sonra ABD kağıt paranın altın karşılığını keserek günümüzde ki kağıt para şekline getirmiş.
Kitabı iki kısma ayırmak mümkün. İlk kısım altının tarihsel serüveni, ikinci kısım ise iktisat tarihi denebilir. İkinci kısım yine altına dayalı devam etse de artık altın devletlerin ekonomik güç simgesi olarak merkez bankalarında külçeler halinde saklanmakta. Buna dayalı olarak ekonomileri etkileyen olayları ve gelişimleri anlatıyor ikinci bölümde. Ben bu bölümde biraz sıkıldım. Ama ilk bölüm altının zaman içinde aldığı yol çok ilgi çekici.
Yazar kitabında altın konusunda iki konuya değinmemiş. Birinci simya ilminde altının önemi ve tarihsel durumu. İkincisi ise artık teknolojinin gelişmesi ile altının teknolojik olarak kullanımı. Daha çok altının para olarak gücü üzerinde durulmuş. Fakat bunlarda olsaydı ikinci bölümün yarısı yerine altın elde etmek için simyacıların neler yaptıkları, Newton'un bile simya ilmi ile uğraştığı, kurşundan altın elde edilme uğraşı gibi konularda ilgi çekebilirdi. Yinede altının serüvenini merak edenler için okunabilir bir kitap.
Kitapta bazı bölümler fazlaca Avrupa tarihine giriyor. Bu kısımlarda fazla bir altının öyküsü değilde belli zamanlarda Avrupa da gerçekleşen olaylar sonucunda iktisadi ve sosyal olarak nasıl etkilediğini göstermek istemiş yazar. Fakat bazı anlatımlar gereksiz gördüm ben. İspanyolların Peru'yu işgal etmesi sonucu İnkaları altın içinde nasıl öldürdükleri de anlatmış. İnkaların altın ile yaptığı sanat eserlerinin de çok az bir kısmının olduğu şekilde kaldığı geri kalan tüm altın eşyaların eritilip sikke haline dönüştürülmüş.
Avrupa bu kadar çok altını kendi kıtalarına taşımalarına rağmen çok ilginç olarak ülkeler zenginleşmemiş, altın hareketi doğuya doğru kayarak yine Avrupa'nın elinden çıkmış. Uzak doğundan yapılan ticaret altın ile gerçekleşmiş ama uzak doğuya giden altın geri Avrupa'ya dönmemiş. Bu zamanlarda ilginç olarak uzak doğuda ki devletler para olarak altın kullanmıyorlar. Bu nedenle ülkeye giren altın süs eşyası olarak kullanıma dönüştürüyor. Bu ülkelerde ilk baş bakır gibi madenlerden para basılmış özellikle Çin de daha sonra daha ucuz ve kolay bir yol olan kağıt paraya ilk geçen Çin devleti olmuş. Daha sonra onları Moğol devleti izlemiş. Tabi bu zamanda kağıt paranın karşılığı devlet tarafından altın olarak ödenebiliyor. Bundan dolayı kağıt para altın para kadar değerli olarak kullanılıyor. Daha sonra ABD kağıt paranın altın karşılığını keserek günümüzde ki kağıt para şekline getirmiş.
Kitabı iki kısma ayırmak mümkün. İlk kısım altının tarihsel serüveni, ikinci kısım ise iktisat tarihi denebilir. İkinci kısım yine altına dayalı devam etse de artık altın devletlerin ekonomik güç simgesi olarak merkez bankalarında külçeler halinde saklanmakta. Buna dayalı olarak ekonomileri etkileyen olayları ve gelişimleri anlatıyor ikinci bölümde. Ben bu bölümde biraz sıkıldım. Ama ilk bölüm altının zaman içinde aldığı yol çok ilgi çekici.
Yazar kitabında altın konusunda iki konuya değinmemiş. Birinci simya ilminde altının önemi ve tarihsel durumu. İkincisi ise artık teknolojinin gelişmesi ile altının teknolojik olarak kullanımı. Daha çok altının para olarak gücü üzerinde durulmuş. Fakat bunlarda olsaydı ikinci bölümün yarısı yerine altın elde etmek için simyacıların neler yaptıkları, Newton'un bile simya ilmi ile uğraştığı, kurşundan altın elde edilme uğraşı gibi konularda ilgi çekebilirdi. Yinede altının serüvenini merak edenler için okunabilir bir kitap.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder