5 Kasım 2015 Perşembe

Türk Destanlarına Giriş




Bu eser Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 
kurucusu ve Oğuz Kağan'ın son büyük torunu
Mustafa Kemal Atatürk'e ithaf edilmiştir
Prof.Dr.Saadettin Gömeç


Türk Mitolojisi kitaplarının çoğunu artık bitirdim. Zaman içinde yine mitolojide geçen başlıklar ve bulamadığım kitapları edinmem ile bu konulara döneceğim. Artık Mitolojik karakterlerin ve olayların halk destanlarına geçmiş haline geldik. Destanlar Türk Edebiyatı içinde büyük önemi vardır. Mitlerin zamanla tarihi bilince geçişi sonunda kutsal düşünce özelliğini taşıyan metin olmaktan çıkarak yeni özellik kazanması olarak tanımlanıyor. Mitolojide bize gözüken fikir ve düşünceler değişikliğe uğrayarak artık tarihi şuurun ortaya koyduğu metinlere dönüşüyor. Zaten destanların kökleri itibari ile mitlere bağlantılı olduğu tespit edilmiş. Fakat mitlerin bir sonraki safhasının destan olduğunu düşünmek doğru değil. Mitlerden destanlara geçiş karmaşık bir süreci oluşturmakta.

Destanın yapısında gerçeği yansıtma, halk hayatının tasviri, kudreti, romantik, kahramanlık, tarihi fantastik, mitolojik vs motiflere göre farklılıklar gösteriyor. Destanlarda kahramanlık devri artık ön plana çıkmakta. Tarihte meydana gelmiş savaşları yansıtması, destan kahramanlarının tarihi şahısla özdeştirilmesi en çok görülen örneklerdendir. Aradaki bağlantıyı anlamak, Destanlar, Mitler, Masallar ve Efsaneler arasındaki farklar ve geçişleri daha detaylı olarak incelemek için Mitolojiye Giriş kitabı faydalı olacaktır. 

Kitapta yazar bir çok destana değinmiş. Bunlar arasında Türk Mitolojisinde görülen sonradan destanlaşmış başlıklar olsun, hakanların (Oğuz, Attila, Alp Er Tonga) destanları, türeyip destanları, Ergenekon destanı, Dede Korkut ve boyların yok olma destanları vb. gibi destanlara değinmiş. Destan öncesi dönemin geçebileceği tarih ile ilgili yada destanın hangi dönemde ortaya çıktı ise o dönemle ilgili geniş bir tarihi bilgi sunuyor yazar. Kendisininde bu konuda bir çok yazısı ve kitabı olaması bu konular hakkında geniş bilgi vermesini sağlamış.

Yazar mitolojide geçen ve sonra destanlaşan bazı unsurların daha akılcı yöntemlerle açıklanabileceğini savunmuş. Türeyiş destanındaki dişi kurdun aslında bir kadın olabileceğini söyleyerek, yaptığı işten dolayı destanlaşarak bir simge haline geldiğini söylüyor. Oğuz konusuna Mitolojide geçen usul ile bir çok kitapta değinilmişti. Bende size aktarmaya çalıştım. Yazar burada Oğuz karakterine farklı bir açıdan bakıyor. Oğuz Kağan'ın da Mete Han (Bahadır) olduğunu düşünüyor. Aynı şekilde Oğuz boyları hakkında da farklı bir yorumu var. Oğuzların aslında Oklar (kabileler) birliği olduğu. Bu genelde kabul görülen bir düşünce bilim adamları arasında. Oğuz Destanında geçen 22-24 Oğuz Boyunun aslında bu birlik altında toplanan kabilelerin oluşturduğu. Oğuzların büyük bir konfederasyon olduğunu ve zaman içinde buna bağlı boyların 22 ile 24 arası değiştiğini belirtiyor. Bundan dolayı tarihi belgelerin Oğuz Boylarının isimlerinin 22 ile 24 arası değiştiğini belirtmiş.Oğuz Boyları tarihine girdiğimizde bunu daha detaylı olarak tetkik edeceğim.

Türkler Hunlardan önce Orta Asya, Kuzey Sibirya ve Çin sınırları için küçüklü büyüklü bir çok oluşum meydana getirmişlerdir. Bu oluşumların bazıları Çin etkisiyle zaman içinde Çinleşmiş, bazıları yok olmuş, bazıları da bu topraklardan göç etmişlerdir. Burada kurulan teşkilat sayısının irili ufaklı olarak çok sayıda olduğu söyleniyor. (Bu makaleyi bulduğumda burada paylaşacağım.) Kitapta bu teşkilatlardan bahsedilmekte. Bu beyliklerin çoğunun Türkçe isminin belli olmadığı fakat Türk oldukları tespit edilmiş. Bunlardan en büyük etkiyi bırakanlar Chou yada Çu Sülalesinin Çin üzerindeki etkileridir.

Yazar Oğuzların sürekli tarih için isyan ettiğini belirtmiş. Kök Türk ve Uygur zamanında hatta kendi kurdukları devlette bile en büyük muhaliflerin Oğuzlar olduğunu belirtmiş. O zamandan bu zamana kadar da baktığında yine fazla bir şey değişmemiş :)

Kitabın dilini çok sade ve anlatımı güzel. Size destanlarla birlikte o zamanda geçen tarih hakkında etraflı bir bilgi veriyor. Bu bakından Türk tarihine fazla hakim olmasanız dahi kitaptan öğreniyorsunuz. Yazarın destanda geçen bazı simgelere kendince yüklediği anlamlar kesin değil bence. Bunun daha fazla araştırılması gerek. Hele Oğuz Kağan ile Mete Han'ın bir kişi olma düşüncesi bizde sürekli öne çıkar. Fakat bu daha kanıtlanmış bir şey değildir. Bunun ile ilgili Türk Mitolojisi-1 kitabında tarih katmanlarının nasıl bir birinine girdiği konusunda başlık var. Kitabın son konusu Dede Korkut hikayeleri ile alakalı onuda belirtelim. Oradaki hikayelerde destanlaşmış olarak bize ulaşmıştır. Destanları öğrenmek isteyenler için önerebileceğim bir eser.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...