21 Nisan 2019 Pazar

Tarihte ve Bugün Şamanizm





Şamanlık meselesi Türk toplumu içinde tam olarak anlaşılmamış bir konudur. Türkiye de Şamanizm dendi mi insanların aklına eskiden Türklerin inandıkları bir din olarak gelmektedir. Bu konu yeterli kaynakların bulunmaması ve aynı coğrafyanın farklı bölgelerinde bile uygulama, mitolojik olgular farklı olmasından dolayı tüm şamanizmi kapsayacak şekilde bir kurallar silsilesi ortaya çıkarmak güç olmuştur. Benim yaptığım araştırmanın çerçevesi genel olarak Türk halkı içinde bulunan Şamanizm nasıldı ve ne idi üzerine olacak. Bazı boylarda bulunan Şamanizm üzerine yapılan araştırmalar mevcut. Fakat yukarıda da bahsettiğim gibi Türk boyları arasında ki uygulamalar bile farklılaştığı için boylara ait Şamanizm kaynaklarını burada incelemeyeceğim.

Kitap şamanizm’in tarihi içersin de ki yerini anlatmakla başlıyor işe. Burada şamanizm’in ne kadar eskiye dayandığı konusu biraz karanlıkta kalmakta. Bazı araştırmalar bunun ilk Türk dini olduğunu savunurken bazıları ise sonradan Türklerin içine girmiş bir inanç olduğunu savunmakta. Zaman içinde Şamanizm içine giren tufan, öteki dünya, insanların yaratılışı ve kıyamet gibi kavramlar Hristiyanlık ve Musevilik yolu ile Şamanizm içine girmiş olduğunu yazar değinmekte.

Türk mitolojisinde anlatılan Ateş kavramı, Yer-su, Yada taşı konusu burada da geçmekte. Zaten bu üç kavram Türk toplulukları içine öyle yerleşmiştir ki şamani kavramlar her boy içinde farklılık göstermesine rağmen bu kavramlar sabit olarak her boy içinde aynı olarak kalmışlardır. Buda bana göre bu kavramların daha eski bir dönem inançlarından geldiğinin göstergesidir.

Şamanların yada Türklerde bahsedildiği adı ile kamların hayatları, yaptıkları ayinler, giyimleri, kullandıkları aletler, baktıkları fal teknikleri gibi bir çok konuda bize bilgi sunmakta kitap. Şamanların giyindikleri her şeyin bir manası bulunmaktadır. Bunların bazıları büyü gücünü artırıcı özellikte eşyalar olsa da bazıları koruyucu tılsımlardır. İptidai zamanlarda en güçlü şamanlar kadın şamanlardır. Bununla ilgili özel bir çalışma inceleyeceğim. Şamanlık kadınlarda ortaya çıkan bir kurum olarak görülmektedir. Kadın şamanların yerini yavaş yavaş erkek şamanlar almış olmasına karşın erkek şamanların giysileri kadın şamanların giysilerini devam ettirmişlerdir. Bir Şaman da davulu mutlaka olması gereken bir eşyadır. Şaman davulunu yaparken hizmetinde olduğu ruh vasıtası ile nasıl olacağını belirlenir. Bundan dolayı her şamanın davulu kendine özgüdür. Kutsal sayılır şaman öldüğünde kırılıp mezarının başına asılır. Şaman olan kişilerin nasıl oldukları tam olarak çözülmüş bir mesele değil. Bazı durumlarsa soydan da geçse bazı durumlarda kişinin kendisinde de meydana gelmektedir. Genel olarak farklı karakterde kişilerdir ve toplumdan ayrı olarak yaşarlar. Şamanlık her boyda farklı olduğu için farklı boylarda şaman olma şeklide farklılık gösterebilir.  Şamanlar Türk kültürünün içinde otacı (şifacı), falcı, ruhi rehber olarak görev yapmaktadır. Bunlarda özelleşmiş yada hepsini bir yerde toplamış da olabilir. Şamanlar kişilerin ulaşamadıkları büyük ruhlara ve tanrılara erişen aracı bir kişidir. Ayinlerde kendilerinden geçerek ruhlarının göklere yada yer altına inerek gezdiğini, oralardan haberler getirdiğini söylerler. Bu şekilde kehanetlerini dile getirirler. Şamanların her birinin bir töz’ü yani yardımcı hayvan ruhu vardır. Bu hayvan ruhuna kendi ruhunun bağlar. Kendi töz’üne bürünebildiği söylenir. Bu töz şamanın hem yardımcısı hem de koruyucusu dur.

Şamanların en büyük görevlerinden bir tanesi insanlar ile ruhlar arasında bir köprü olmasıdır. Türk inancına göre her şeyin bir ruhu (tin) bulunur. Bundan dolayı şamanlar zaman zaman bu ruhlara adak adar ve tören yaparlar. Aynı şekilde büyük ruhlar (tanrılar) içinde törenler düzenlerler. Bu törenlerde çeşitli sunular yaparlar. Bunlar kanlı olduğu gibi kansız da olabilir. Şamanların Gök Tanrıya ayin yapamaz ve sunu sunamazlar. Belki bundan dolayı kendi mitolojilerini ve tanrı sistemlerini ortaya çıkarmışlardır. Türk Mitolojisi 1-2 kitapta bu konuda geniş bilgi bulunmaktadır.

Şamanların yukarıda bahsettiğim gibi otacı ve falcılık yaptığını söylemiştim. Günlük işlerden, ruhlara seslenişe kadar bir çok konuda şaman falcılık yapmaktadır. Bunlar kitapta geniş olarak verilmekte. Burada en ilginç olanı ve insanların bu fiziksel olguyu gördüklerini, çeşitli kaynaklar ve kişilerin nakillerinden belirtmektedir. Türklerde yada (cada-sata) taşı diye yağmur, kar yağdıran bir taş vardır. Bu taşa sahip olan şaman her nerede olursa olsun istediği zaman yağmur, kar, dolu yağdırabilir. Türkler içinde büyük öneme sahip olan bu taş, ne kadar zaman geçse de kültür içinde varlığını sürdürmüş fakat işlevi gözden kaybolmuştur. Bu taşın işlevi Çinlilerden Müslümanlara kadar bir çok komşu milletin dikkatini ve ilgisini çekmiş. İslam Halifelerinin bile peşine düştüğü bir nesne olmuş. Yada taşı kültürü Türkler Müslüman olduktan sonrada devam etmiştir. Anadolu da yağmur duaları ile benzerlikleri buradan geldiğini gösterir.

Her kavim için ölü gömme geleneği o kültüre has ayırt edici bir özelliktir. Türklerde de bu özellik Çin sınırlarından Avrupa içlerine kadar her coğrafyada aynılık gösterir. Bazı uygulamalar halen günümüzde dahi devam etmektedir. Daha önce Türklerin ölü gömme gelenekleri hakkında bilgi vermiştim. İleride birkaç kitapta bunlar üzerine ayrıca durmayı düşünüyorum. Yazar bu konuda uzunca bu konu üzerine değinmiştir.

Şamanizm konusunda Türkiye de ilk araştırmalardan bir tanesi olduğundan okunması konusunda tavsiye ederim. Kitaplar hakkında yazılar uzun sürede hazırlasam da yazmaya devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...