Şimdiye kadar okuduğum kitaplarda gerek Türklerin Eski Dini gerekse Şamanizm hakkında ki eserlerde Türklerin şamanizm inancının nasıl olduğu ve günümüze yansımalarının ne şekilde olduğu ile ilgiliydi. Türkler tarihin bir döneminde şamanizm inancını benimsemişler, bunlarla ilgili ritler oluşturmuşlar ve mitler meydana getirmişler. Ama araştırmalarımda gördüğüm üzere hiç bir zaman tamamen bir inanç olarak benimsememişler. Hatta bir inanç olma mertebesinde ne seviyede olduğu kesin değil. Daha çok ruhlar ile insanlar arasında bulunan bir aracı olarak gözükmekte. Doğa ile bağlantı kurabilen, şifacılık yapan özellikleri de bulunmakta.
Dünyanın çeşitli yerlerinde de şamanizm inancı görülmekte. Daha önce belirttiğim üzere Tunguzca bir isim olan Şaman kuzey Asya dan tüm Asya içlerine kadar yayıldı. Fakat ilginç olan dünyanın çeşitli yerlerine nasıl yayıldı bilinmemekte. Diğer okuduğum kitaplarda şamanizm konusunu sadece bizim kültür çerçevemizde inceleniyordu. Asya içlerinde ne şekilde yaşandığı, mitolojisi, ne tür inançları ve ritleri olduğu gibi özellikleri üzerinde durulmuştu. Şamanın giyimi, davulu ve takılarının manası üzerine de bilgiler bulunmaktaydı. Bunun yanında şamanizm inancının yada Eski Türk Dinin kalıntılarının günümüz yaşantımızın içinde ne şekilde halen yaşadığı üzerine de incelemeler bulunuyordu. Fakat bu kitapta Eliade daha geniş bir çerçeveden bakmayı tercih etmiş. Dünyada bulunan tüm şamanizm inançlarını inceleyerek bize ne şekilde teşkil ettiklerini anlatıyor yazar.
Şamanizm diğer inançlardan farklı olarak bir şekilde çağrılma ile şaman olunabiliyor. Bir kişi genç yaşına da belli davranışlar göstermesi, özellikleri olması onun şaman olabileceğinin göstergesi olarak nitelendiriliyor. Bundan sonra da yaşlı bir şamanın yanına verilerek eğitimine başlanıyor. Kitapta hangi bölgelerde ne şekilde çağrılmalar meydana geldiğini ve sonrasında eğitimlerinin nasıl olduğu detaylı şekilde işleniyor.
Şaman olabilmek için belirli bilgilerin ona gelmesi gerekiyor. Buda eğitimle birlikte çeşitli ritlerle beraber sırra erme denilen ritüelle öğreniliyor. Şaman adayı rüyalarında yada geçirdiği ağır hastalıklar sonucunda bu sırra erişip şaman olma yolunda adım atmış oluyor. Şamanların normal insanlardan nasıl farklı karaktere sahip olduğunu burada daha iyi analiz edebiliyorsunuz. Toplum içindeki tuhaf kişiler genellikle şaman oluyorlar.
Artık şaman olacak kişi eğitimi ile birlikte şaman güçlerini elde etmesi gerekiyor. Kendince yaşça büyük şaman onu eğitirken, onunda kendisinin belli sırlara vakıf olması gerekiyor zaman içinde. Çeşitli ritüeller ile koruyucu ruhlara sahip oluyor. Doğayı anlayabilme, göğe çıkmayı ve yer altına inmeyi öğreniyor. Kişilerin ruhlarının yer altına gittiğinde nasıl geri getireceğini, bir kişi hastalandığında onu nasıl iyileştireceğinin eğitimini alıyor. Bunların bazıları hocası tarafından öğretilirken bazıları ise sır olarak kendisine geliyor. Bunların nasıl olduğu ise kitapta çok detaylı ve karşılaştırılmalı şekilde anlatılıyor.
Tabi ki şamanların giyinişleri, takıları ve davulları önem arz ediyor. Çünkü Şamanlar bunları giyerken süs olarak değil hepsinin bir manası olduğu için takıyorlar. Kafalarına giydikleri börkler geyik boynuzu veyahut kurt postu olabiliyor. Omuzlarında kuş (kartal veya yırtıcı bir kuş) tüyleri bulunuyor. Giysisinin üzerinde çeşitli takılar bulunuyor. Bunların hepsi şamanı koruması, şans getirmesi, göğe yada yer altına indiğinde ona yardımcı olması için takılıyor. Davullarının üzerinde çeşitli simgeler bulunuyor. Hayat ağacından, kutup yıldızına ve bir çok mitolojik unsur işleyebiliyorlar. Daha önceki kitaplarda bunlara değinilmişti. Fakat burada daha detaylı olarak ele alınıyor. Burada ilginç bir şey dikkatimi çekti. Daha önce Osmanlılarda Padişahların içlerine giydikleri kuran ve duaların yazıldığı iç gömleklerinin Orta Asya geleneğinden geldiğini okumuştum. Şimdi şamanizm konusunu okuyunca bunun oradan geldiği benim için netleşmiş oldu.
Dünyanın çeşitli yerlerinde Şamanizm görülmekte. Asya, Sibirya, Alaska, Amerika Kıtası, Avusturalya ve Afrika gibi kıtalar da Şamanizm görülüyor. Bunlar arasında ritler ve inanışlar, giysiler ve davullar arasında benzerliklerde bulunuyor. Fakat bu şamanizm kültürünün bu kadar geniş bir alana nasıl yayıldığı ise halen gizemini koruyor. Amerika Kıtası için ilk yerleşenlerin getirdiği bir Gök Tanrı dini ve şamanik ritüeller bulunuyor.
Kitabın sonunda Şamanizm nereden geldiği üzerine durulmuş. Bazı araştırmalar göre kelime olarak Tunguzcadan değilde Hindistandan geldiği üzerine duruyor. Lamanizm ve Budizm yardımıyla çok geniş alanlara yayıldığını belirtiyor. Bazı araştırmacıların taş çağından önceye kadar bunu götürdükleri üzerine durmakta. Bazı yerlerde tunç devrine ait kalıntıların şamanik unsurlar içerdiği üzerine araştırmalar yapılıyor. Asya toplulukları içine şamanizmin bir şekilde yayıldığı kesin. Ama şamanizm gelmeden önce yazarın da belirttiği gibi bu topluluklarda bir Gök Tanrı inancı bulunduğu ve atalar kültünün var olduğunu belirtiyor. Şamanizm geldikten sonra bile Gök Tanrı'ya yapılan sunularda ve törenlerde, atalar kültü törenlerine şamanın katılmadığını söylemekte.
Bizim kültürümüzde çok etkisi olan Eski Türk Dinin ve Şamanizm geleneğinin bu araştırmasında bu kitap detaylı incelemesi ile hoşuma gitti. Yalnız araştırmada bir kez daha ortaya çıktı ki Türklerin Eski Dini Şamanizm değil Gök Tanrı, Atalar Kültü, yer-sular olduğu. Merak edenlere bu kitabı tavsiye ederim.
Dünyanın çeşitli yerlerinde Şamanizm görülmekte. Asya, Sibirya, Alaska, Amerika Kıtası, Avusturalya ve Afrika gibi kıtalar da Şamanizm görülüyor. Bunlar arasında ritler ve inanışlar, giysiler ve davullar arasında benzerliklerde bulunuyor. Fakat bu şamanizm kültürünün bu kadar geniş bir alana nasıl yayıldığı ise halen gizemini koruyor. Amerika Kıtası için ilk yerleşenlerin getirdiği bir Gök Tanrı dini ve şamanik ritüeller bulunuyor.
Kitabın sonunda Şamanizm nereden geldiği üzerine durulmuş. Bazı araştırmalar göre kelime olarak Tunguzcadan değilde Hindistandan geldiği üzerine duruyor. Lamanizm ve Budizm yardımıyla çok geniş alanlara yayıldığını belirtiyor. Bazı araştırmacıların taş çağından önceye kadar bunu götürdükleri üzerine durmakta. Bazı yerlerde tunç devrine ait kalıntıların şamanik unsurlar içerdiği üzerine araştırmalar yapılıyor. Asya toplulukları içine şamanizmin bir şekilde yayıldığı kesin. Ama şamanizm gelmeden önce yazarın da belirttiği gibi bu topluluklarda bir Gök Tanrı inancı bulunduğu ve atalar kültünün var olduğunu belirtiyor. Şamanizm geldikten sonra bile Gök Tanrı'ya yapılan sunularda ve törenlerde, atalar kültü törenlerine şamanın katılmadığını söylemekte.
Bizim kültürümüzde çok etkisi olan Eski Türk Dinin ve Şamanizm geleneğinin bu araştırmasında bu kitap detaylı incelemesi ile hoşuma gitti. Yalnız araştırmada bir kez daha ortaya çıktı ki Türklerin Eski Dini Şamanizm değil Gök Tanrı, Atalar Kültü, yer-sular olduğu. Merak edenlere bu kitabı tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder