13 Temmuz 2015 Pazartesi

Türk Mitolojik Sistemi 1



Türk Mitolojisi araştırmalarına devam etmekteyim. Ülkemizde ne yazık ki Türk Mitolojisi üzerine yapılan çalışmalar çok az olmakta. Bu araştırmaların akademik olarak desteklenmemesi buna en büyük sebeplerden bir tanesi. Aslında geniş bir düşüce dünyası olan Türklerin Mitolojileri de geniştir. Bunun yanında çok geniş coğrafyaya yayıldıkları için ve her coğrafyadaki temas ettikleri halklar, iklim şartları, coğrafi yapılar, yaşam koşulları gibi değişkenlikler olduğundan Mitolojiler zaman içinde evrilmeye başlamış. Bunların takip edilmesi, ana mitolojik unsurların iyi öğrenilip manalarının çıkarılması, Türk Mitolojik anlayışına diğer kavimlerin mitolojilerinden geçmiş unsurların belirlenmesi önemlidir. Aynı şekilde Türk Mitolojisinden diğer kavimlerin mitolojilerine geçişlerde araştırılmalıdır. Bunun yanında dünya mitolojileri ile de karşılaştırılma yapılması gerekmektedir. Ama akademik olarak çalışanların az olması nedeniyle bunlar yapılamamaktadır.

Türk Mitolojisi Sistemi kitabı diğer araştırmalara göre daha yeni sayılabilecek bir araştırmadır. Birinci kitapta daha temel mitolojik kavramlar üzerine durulmuş ve aydınlatılmaya çalışılmış.

Her milletin Mitolojisi içersin de evreni ve dünyayı algılama şekli vardır. Yerleşik hayat yaşayan kavimler ile geniş bir alanda yaşayan hareketli kavimlerin anlayışları arasında büyük farklılıklar ortaya çıkmakta. Aynı şekilde ekonomik olarak da bakıldığında göçebe-hayvancılık ile ilgilenen kavimlerin anlayışı ile tarım ile uğraşan kavimlerin anlayışı çok farklılık gösterir. Türkler Evreni ve Dünyayı bir yurt gibi düşünmüşler ve buna birde yeraltı eklemişler. Kendileri de gök kubbe ve yeraltı arasında yaşadıklarını. Tüm bu tabakaları birleştiren birde göğün direğinin olduğunu. Evrenin ise demir kazık dedikleri (kutup yıldızı) etrafında döndüğünü düşünmüşler. Bir çok ayrıntı kitapta mevcut tabi. En ilginci Oğuz Kağan Destanındaki sayıların bir takvim ifade etmesi, oğullarının sağına ve soluna oturması mevsimleri göstermesi Oğuz Kağan destanındaki Mitolojik evren algısını güzel yansıtıyor. Zaten Türk Mitolojisi düşüncesi Oğuz Kağan Destanı içinde neredeyse temel olarak bulunmakta.

Dünya da ki her büyük kavim gibi Türklerde evrenin nasıl ortaya çıktığını ve dünyanın nasıl yaratıldığını Mitolojilerinde bulunmakta. Genel olarak Dünya da ki diğer Mitolojiler gibi Türklerde Evrenin ilk başta bir sadece sudan var olduğunu. Ve onun içinde Ülgen'nin uçmakta olduğunu varsaymışlar. Daha sonra Ak Ana Ülgen'e yaratma gücü vererek Dünyayı yaratmasını sağlıyor. Bu yaratılışın bir çok varyantı zaman içinde Türk toplulukları içinde oluşmuş.

Türk Boylarının ortaya çıkış efsaneleri ise mitolojide her boy için ayrı olarak yer kaplamaktadır. Oğuz Boyları (24 Boy) Oğuz Kağan'ın torunlarını soyundan geldiği mitolojik olarak anlatılır. Aynı destanda dış oğuzların nasıl ortaya çıktığı da anlatılmaktadır. Karlukların Oğuz Destanın da Oğuz Kağanın Atını dağdan alıp getirmesi ile bu ismi alan erin soyundan gelenlerdir. Yine sefer sırasında ağaç kovuğunda doğan yada bir başka varyantında ordunun nehri geçmesini sağlaması için sallar yapan ere kıpçak demesi ve kıpçakların bu erin soyundan gelmesi. Elde edilen ganimeti taşımak için kağnıyı bulan ere kangılı demesi ve soyun bu erden devam etmesi gibi dış oğuzların oluşumunu destanda anlatmaktadır. Bunun yanında kırgızlar'ın oluşumu ise bir Türk prensesinin bir gece vakti mahiyeti ile birlikte bir göle gitmesi ve göle gökten ışıkların düşmesi ile 40 kızın hamile kalması ile sonucu bu 40 kızın sürgün edilmesi sonucu kırgızlar ortaya çıkmıştır. Bunun gibi boyların bir çok menşeyi efsanesi bulunmaktadır.

Türk Mitolojisinde ve inanç sisteminde en çok karıştırılan konulardan bir tanesi ruhların ve tanrıların hiyerarşisidir. Türkler canlı ve cansız her varlığın ruhları olduğunu düşünürler. Bundan dolayı kötü ve iyi ruhların olduğu, bunların bazılarının önemli olduğu için bazı törenler gelişmiştir. Ateş ruhu, eşik ruhu, umay ana, iyeler, tösler ve yer-sular gibi ruhların hepsinin bir işlevinin olduğunu düşünmüşlerdir. Bunların bazılarına törenler düzenleseler de Türklerde tapılacak bir Tanrı niteliği genel olarak gelişmemiş. Daha sonraları bazı guruplarda ön plana çıktığı görülmüş. Bunun dışından tanrıların olduğu biliniyor. Bunlar Ülgen, Erlik, Umay Ana, Ak Ene vs gibi Tanrılar vardır. Bunlara da törenler ve kurbanlar kesilir. Hepsinin bir görevi vardır yaşam içinde. Fakat her şeye gücü yeten tek tanrı vardır. Mesela yaratılış mitinde Ülgen insanı ve dünyayı tek başına yaratamaz. Bunu başka bir tanrıdan alır. Bu tanrı ise Türklerin her zaman ön planda tutuğu bu yer-su ve diğer tanrılardan farklı yere koyduğu Gök Tengrisidir. 

Gök Tengri inancı Türklerde çok büyük önemi bulunmaktadır. Diğer tanrılar gibi her zaman hayatın içinde değil her şeyin üzerinden ve geride bekleyen sonsuz bir güç olarak vardır. Bundan dolayı her şeyi yaratan ama insanların ve doğanın işleyişine karışmayan Gök Tengri olmuştur. İlginçtir ki Türklerde Gök Tengrinin hiç bir şekilde putu yoktur. Bundan dolayıda onları korumak için tapınakta bulunmaz. İşaret olarak bir simgesi vardır. Kağanlar kendilerini bulundukları konuma getirenin Tengri olduğunu ona ve ailesine Kut bahşettiğini sürekli dile getirirler. Yaptıkları anlaşmalarda ve yahut mektuplarda "Gök Tengri tarafından Kut almış.." gibi ifadeler mevcuttur. Yaptıkları her işte Tengri'ye dua ederler ve ona adak anarlar. Güçlerinin ondan geldiğine inanırlar.

Gök Tengri'nin simgesi

Türkler arasında halen bugünde yanlış anlaşılan  bir husus Şamanlık olayıdır. Yapılan araştırmalarda yazılı ve sözlü kaynaklarda Şamanizm'in Türklerin milli dini olduğuna dair kanıt mevcut değildir. Bu kaynakta ve bir çok önemli tarihçinin ve araştırmacının belirttiği üzere böyle bir dinin var olmadığı. Fakat zaman içinde din olgusundan sapılarak bu şekilde bir din sistematiğinin çıktığını belirtirler. Şaman isminin bile belli zamandan önce Türk halkları arasında var olamadığı gözükür. Şuan bunun Türk halklarında bile Şamanlık bir din değildir. Şamanlık ruhlar ile insanlar arasında bağlantıyı kuran, insanları iyileştiren bir din adamı niteliği taşımaktadır.

Türk Mitolojisi ve Türk Destanları bittikten sonraki araştırma konusu Türk İnanç sistemi kapsamında Gök Tanrı ve Şamanlık konularını okumayı düşünüyorum. Burada bulduğum kaynakları inceleyerek bu zaman kadar okuduğum kaynaklar ile daha iyi anlaşılacaktır. Bu kitap bu konuda yapılmış araştırmalardan en yenisi. Geniş bir araştırmadan ve bir çok Mitolojik unsurdan bahsedilmekte benim burada daha bahsetmediğim. Meraklı olanlara tavsiye ederim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...