3 Mayıs 2018 Perşembe

Atalarimizin Gök Tanrı Dini



Gök Tanrı inancının araştırmasında okumayı planladığım kitapların artık sonuncusuna geldim. Araştırdığım kitaplarda bu inancın anlamaya çalıştım. Elimdeki bu kitap konu ile alakalı son kitap. Diğer aktardığım Gök-Tanrı kitaplarına göre bu kitap çok farklı bir yerden bu konuya yaklaşmış. Ezoterizm bakış açısıyla bu konulara yaklaşarak konuyu açıklamaya çalışmış. Bu tabi bizi bilimsellikten uzaklaştırmakta.

Yazar konuya Mu Kıtasından başlamış. Mu kıtası ve onla gelişen teroriler konusunda da ki fikirlerimi daha önce Ön Türkler kitapta paylaşmıştım. Bundan dolayı bu konu üzerinden çok durmayacağım.

Kitapta mitolojide geçen kurt, mağaralar, kut, hayat ağacı gibi unsurları semavi dinleri, diğer inançlar ve diğer toplulukların mitolojileri ile karşılaştırarak bir ortak nokta bulma yoluna girmiş. Tabi bu yöntem belli bilimsel çerçeve içinde yapılabilir. Yüzeysel olması konu üzerindeki bağlantıların bilimselliğine gölge düşürüyor. Kuran'da geçen mağaralar ile geçen ayetin, eski Türklerdeki kutsal mağaralar arasındaki bağlantıyı burada da bu var benziyor demek doğru olmaz. Bu tür bir yaklaşımda bulunulacaksa bunun bir metodolojisinin olması gerekiyor. Bunla ilgili yine ne büyük yanlışı Mu Kıtası konusunda ki araştırmalarda yapıldı. Bu yanlış halen devam etmekte. Bazı ilginç meseleler olsa da bazı kabile mitolojilerinde bunu Türk mitolojisi ile birleştirmek zorlama geldi. Özellikle kurt motifini gökten inmesi konusunda diğer kabile mitolojilerinde uzaydan gelen atalar olarak yorumlamaya çalışması gibi. Türk mitolojisi konusunda bunların anlamlarına değinmiştik. 

Gök-Tanrı konusunda kitapta değindiğinde ise Oğuz Kağan'ın mitolojide anlatan unsurlarını açıklamaya çalışarak işe başlanmış.  Bu açıklamaları ezoterizm içinde anlamdırmaya çalışmış yazar. Konuya çok farklı yerden yaklaşan yazar beni bu konularda tatmin etmedi. Yapılan alıntılarda kaynak gösterilmemesi benim hoşuma giden bir yazım türü değil. Bir araştırma kitabı yazılıyorsa yapılan alıntılar kaynaklar ile belirtilmesi gerekiyor. Bu bazı okuyucular için pek önemli olmasa da bir araştırma kitabı, bilimsel bir kitap okuyorsanız bu olay çok önemlidir. Bir fikri kendiniz ortaya koysanız dahi daha önce yapılmış araştırmalardan referans göstermeniz gerekiyor. Çünkü araştırma dediğiniz olgu bir bina inşa etme gibi düşünebilirsiniz. Her araştırmacı konu hakkında bilimsel bir veriye ortaya çıkarır ve onu o temel üzerine koyar. Ondan sonra gelen araştırmacı yeni bir veri üretir oda bir tuğla koyar temele böylelikle zaman içersin de o konu hakkında bilimsel bir veri topluluğu ortaya çıkarak bir bina inşa edilir. Bundan dolayı bir konu hakkında yapılan diğer araştırmalar hakkında bir bilgi olması lazım ve geçerli bilgilere referans göstermek gerekiyor. 

Kitap benim yaptığım araştırma çerçevesinden biraz uzak bir noktada bulunuyor. İşin içine Sirius gibi temeli olmayan bağlantılar da girdimi ne kadar ciddi olduğunu tartışmaya gerek görmüyorum. Kitap tabi ki bizim incelediğimiz mitolojileri aktarmış ama açıklarken bilimsel çerçeveden ayrılmış. Yukarıdaki uzun bahsettiğim sebeplerden dolayı da Gök-Tanrı inancı konusunda kaynak bir kitap olarak tavsiye etmiyorum.

Gök Tanrı konusunda ki bu araştırma maratonunda daha önce okuduğum mitoloji kitaplarında, eski Türklerin dini konusunda ki araştırma başlığında ve en sonunda Gök-Tanrı ile alakalı kitaplarda ortaya belirli bir çizgide inanç çıkıyor. Bu inancı en iyi yansıtan konulardan bir tanesi de tarih içersin de sarf edilen sözler. Bu sözler o insanların Gök-Tanrı konusunda ne düşündükleri, neye inandıkları konusunda bize bilgiler vermekte. Bunun yanında yapılan törenlerde de Gök-Tanrının farklı bir yeri olduğu da görülmekte. Ona yapılan sunular, törenler yılın belli zamanında yapılmakta. Bu törenleri şamanların yönetememesi de ilginç bir ayrıntı. Şamanlar yer-sulara, diğer semavi varlıklara sunu sunsalar, kurban kesseler de Gök-Tanrı oldu mu orada bir şey yapamıyorlar. Buda bu inancın şamanik unsurlardan farklı bir konuma sokuyor. Zaten mitoloji kitaplarında da Gök-Tanrıyı anlatan bir mitoloji var bir de ayrı olarak şamanların oluşturdukları bir şamanik mitolojik inanç sistemi var. Gök-Tanrı inancını araştırırken şunu da fark ettim. Daha öncede şuan yaşadığımız topluluk içinde yapılan bazı uygulamaların eski inançlardan dönüşerek devam ettiğini yada kalıntıları olduğunu söylemiştim. Gök-Tanrı inancıda aslında günümüzde yoğun bir şekilde devam etmekte. Türkler islam dünyası içine girdikten sonrada Tanrı konusunda söyledikleri, düşündükleri olgu ile eski inançtaki Gök-Tanrı olgusu bana çok benzer geldi. Bundan dolayı Türkler Tanrıya bu kadar bağlı olduklarını düşünmeye başladım. Her şeyin onun taktiri olduğunu, yönetim anlayışının Tanrının verdiği kut dan ileri gelmesi ( bu inanç gerçi birebir devam etmiştir), kötünün ve iyinin onun tarafından verildiği, her şeyin üstündeki tek varlık olduğu, her zaman bizim üstümüzde yani Gökte olduğu düşüncesi gibi bir çok İslamda da halen mevcut olan düşünceler eski Gök Tanrı inancından geldiğini anladım. 

Bu kitabı konu ile alakalı kitap olarak size önermeyeceğim. Bu araştırma konusu da yeni çalışmalar gelene kadar burada sonlandı. Sırada ki Türk inançları konusunda yine çok tartışmalı olan Şamanizm konusunu araştıracağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...