Gök Tanrı inancının araştırmasında okumayı
planladığım kitapların artık sonuncusuna geldim. Araştırdığım kitaplarda bu
inancın anlamaya çalıştım. Elimdeki bu kitap konu ile alakalı son kitap. Diğer
aktardığım Gök-Tanrı kitaplarına göre bu kitap çok farklı bir yerden bu konuya yaklaşmış. Ezoterizm bakış açısıyla bu konulara yaklaşarak konuyu açıklamaya
çalışmış. Bu tabi bizi bilimsellikten uzaklaştırmakta.
Yazar konuya Mu Kıtasından başlamış. Mu
kıtası ve onla gelişen teroriler konusunda da ki fikirlerimi daha önce Ön Türkler kitapta paylaşmıştım. Bundan dolayı bu konu üzerinden çok durmayacağım.
Kitapta mitolojide geçen kurt, mağaralar,
kut, hayat ağacı gibi unsurları semavi dinleri, diğer inançlar ve diğer
toplulukların mitolojileri ile karşılaştırarak bir ortak nokta bulma yoluna
girmiş. Tabi bu yöntem belli bilimsel çerçeve içinde yapılabilir. Yüzeysel
olması konu üzerindeki bağlantıların bilimselliğine gölge düşürüyor. Kuran'da
geçen mağaralar ile geçen ayetin, eski Türklerdeki kutsal mağaralar arasındaki
bağlantıyı burada da bu var benziyor demek doğru olmaz. Bu tür bir yaklaşımda
bulunulacaksa bunun bir metodolojisinin olması gerekiyor. Bunla ilgili yine ne
büyük yanlışı Mu Kıtası konusunda ki araştırmalarda yapıldı. Bu yanlış halen
devam etmekte. Bazı ilginç meseleler olsa da bazı kabile mitolojilerinde bunu
Türk mitolojisi ile birleştirmek zorlama geldi. Özellikle kurt motifini gökten
inmesi konusunda diğer kabile mitolojilerinde uzaydan gelen atalar olarak
yorumlamaya çalışması gibi. Türk mitolojisi konusunda bunların
anlamlarına değinmiştik.
Gök-Tanrı konusunda kitapta değindiğinde
ise Oğuz Kağan'ın mitolojide anlatan unsurlarını açıklamaya çalışarak işe
başlanmış. Bu açıklamaları ezoterizm içinde anlamdırmaya çalışmış yazar.
Konuya çok farklı yerden yaklaşan yazar beni bu konularda tatmin etmedi.
Yapılan alıntılarda kaynak gösterilmemesi benim hoşuma giden bir yazım türü
değil. Bir araştırma kitabı yazılıyorsa yapılan alıntılar kaynaklar ile
belirtilmesi gerekiyor. Bu bazı okuyucular için pek önemli olmasa da bir
araştırma kitabı, bilimsel bir kitap okuyorsanız bu olay çok önemlidir. Bir
fikri kendiniz ortaya koysanız dahi daha önce yapılmış araştırmalardan referans
göstermeniz gerekiyor. Çünkü araştırma dediğiniz olgu bir bina inşa etme gibi
düşünebilirsiniz. Her araştırmacı konu hakkında bilimsel bir veriye ortaya
çıkarır ve onu o temel üzerine koyar. Ondan sonra gelen araştırmacı yeni bir
veri üretir oda bir tuğla koyar temele böylelikle zaman içersin de o konu
hakkında bilimsel bir veri topluluğu ortaya çıkarak bir bina inşa edilir.
Bundan dolayı bir konu hakkında yapılan diğer araştırmalar hakkında bir bilgi
olması lazım ve geçerli bilgilere referans göstermek gerekiyor.
Kitap benim yaptığım araştırma
çerçevesinden biraz uzak bir noktada bulunuyor. İşin içine Sirius gibi temeli
olmayan bağlantılar da girdimi ne kadar ciddi olduğunu tartışmaya gerek
görmüyorum. Kitap tabi ki bizim incelediğimiz mitolojileri aktarmış ama
açıklarken bilimsel çerçeveden ayrılmış. Yukarıdaki uzun bahsettiğim sebeplerden
dolayı da Gök-Tanrı inancı konusunda kaynak bir kitap olarak tavsiye etmiyorum.
Gök Tanrı konusunda ki bu araştırma
maratonunda daha önce okuduğum mitoloji kitaplarında, eski Türklerin dini
konusunda ki araştırma başlığında ve en sonunda Gök-Tanrı ile alakalı
kitaplarda ortaya belirli bir çizgide inanç çıkıyor. Bu inancı en iyi yansıtan
konulardan bir tanesi de tarih içersin de sarf edilen sözler. Bu sözler o
insanların Gök-Tanrı konusunda ne düşündükleri, neye inandıkları konusunda bize
bilgiler vermekte. Bunun yanında yapılan törenlerde de Gök-Tanrının farklı bir
yeri olduğu da görülmekte. Ona yapılan sunular, törenler yılın belli zamanında
yapılmakta. Bu törenleri şamanların yönetememesi de ilginç bir ayrıntı. Şamanlar yer-sulara, diğer
semavi varlıklara sunu sunsalar, kurban kesseler de Gök-Tanrı oldu mu orada bir
şey yapamıyorlar. Buda bu inancın şamanik unsurlardan farklı bir konuma
sokuyor. Zaten mitoloji kitaplarında da Gök-Tanrıyı anlatan bir mitoloji var
bir de ayrı olarak şamanların oluşturdukları bir şamanik mitolojik inanç
sistemi var. Gök-Tanrı inancını araştırırken şunu da fark ettim. Daha öncede
şuan yaşadığımız topluluk içinde yapılan bazı uygulamaların eski inançlardan
dönüşerek devam ettiğini yada kalıntıları olduğunu söylemiştim. Gök-Tanrı
inancıda aslında günümüzde yoğun bir şekilde devam etmekte. Türkler islam
dünyası içine girdikten sonrada Tanrı konusunda söyledikleri, düşündükleri olgu
ile eski inançtaki Gök-Tanrı olgusu bana çok benzer geldi. Bundan dolayı
Türkler Tanrıya bu kadar bağlı olduklarını düşünmeye başladım. Her şeyin onun
taktiri olduğunu, yönetim anlayışının Tanrının verdiği kut dan ileri gelmesi (
bu inanç gerçi birebir devam etmiştir), kötünün ve iyinin onun tarafından
verildiği, her şeyin üstündeki tek varlık olduğu, her zaman bizim üstümüzde yani Gökte olduğu düşüncesi gibi bir çok İslamda da halen mevcut olan düşünceler eski Gök Tanrı inancından geldiğini anladım.
Bu kitabı konu ile alakalı kitap olarak size önermeyeceğim. Bu araştırma konusu da yeni çalışmalar gelene kadar burada sonlandı. Sırada ki Türk inançları konusunda yine çok tartışmalı olan Şamanizm konusunu araştıracağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder