Troya diğer Anadolu medeniyetlerine nazaran daha fazla insanın akıllarında yer etmektedir. Aslında medeniyet yerine şehir devleti demek daha iyi olacak. Çünkü kendi toprakları dışında diğer toprakları hakimiyet altına almamış ve kültürlerini yaymamışlar. Mikenliler aslında bir şehir devleti olarak başlasalar da daha sonra Yunan karasına hakim olmuş ve hakimiyetlerini genişletmişlerdir. Burada medeniyet kavramı o dönemde hakim olmuş o bölgede bulunan kültürler olarak düşünülmelidir. Hititler çağında Çanakkale boğazının güney kısmında kurulmuş olan şehir aslında bir çok kere yıkılmış ve tekrar yıkıntısı üzerinden kurulmuş. Bizim bildiğimiz Troya IV yada VI basamakta bulunan şehirdir. Bin yıllık bir şehir olan Troya, bin yıl önce kurulmuş sonra tarihe karışmış bir şehir devleti değil. Bin yıl boyunca sürekli üzerinde yaşamın bulunduğu bir yerleşimdir. Tarihte en çok bilinen dönemi de Mikenlerin Troya önlerine gelerek Troya savaşını yapmaları ve kazanmalarıdır.
Size burada Troya hakkında fazla bilgi vermeyeceğim. Çünkü kitap bir bilimsel kitap değil. İlyada'nın hikayeleştirilmiş ve içine yazarın kendi fikirlerini söylediği bir kitap. Onun için tarihi olarak nasıl ortaya çıktığına biraz değineceğim.
Burada aslında Troya savaşını şarkılar şeklinde anlatan İlyada'yı okuyarak başlamak istiyordum. Fakat İlyada kitabının başında güzel bir araştırma yazısı var onu okuyunca, kitabın tamamını okumaktan vazgeçtim. Burada aldığım notları paylaşacağım. Homeros İlyada'yı yazdığında Troya savaşının üzerinde yüzyıllar geçmişti. Daha tam olarak ne zaman yaşadığı belli olmasa da kendinden sonra gelen bazı düşünürlerin atıflarından MÖ 800'lerde yaşadığı düşünülüyor. Yıllar içinde Agamemnon'un Miken konferedasyonunu toplayarak çıktığı seferi, Çanakkale kıyısında bulunan Troya kenti sahilinde yapılan savaşı, tanrıların yardımını ve taraf olmalarını, Akhileus (Aşil) ile Hektor'un yaptığı efsanevi savaşı, Paris ve Helen'in aşkını ve efsanevi Troya Atının hilesini zaman içinde hikayelerini dinlemiş. Bunları dizeler haline getirmiş. Kendisinin Anadolu topraklarında yaşamış bir Aion olduğu düşünülüyor. Bu destan daha sonra buradan alınarak Atina'ya taşınmış ve orada Yunanca olarak tekrar yazılmış. Bu yazım sırasında bazı şeyler değişmiş. Homeros Troya sakinlerinin yanında gözükürken, destan Atina'da tekrar yazıldığında Aşil taraftarı bir şekilde yeniden düzenlenmiş. Bazı yerler değiştirilmiş ve eklemeler yapılmış. Yunan döneminde öyle bir destan halini almış ki herkes tarafında bilinen ve bilinmesi gereken bir eser. Roman döneminde daha fazla ekleme ve çıkarma olduğu söyleniyor. Böylelikle destan biraz daha değişikliğe uğramış. Bunun yanında Yunanlıların kutsal kitabı gibi olan ilyada, Roma döneminde de büyük ilgi görmüş ve en sonunda İskenderi de etkilemiş. Perslerin bile Yunan seferinde buraya gelip adaklar adadığı biliniyor. İlyada'nın bu kadar uzun olması, zaman konusundaki bazı tuhaflıklar hikayenin bir kişinin yazacağından uzun olduğunu düşündürüyor araştırmacılara. Bununla birlikte Odyssey'in de farklı birileri tarafından yazıldığı var. Çok uzun ve karmaşık bir araştırma sürecinde, karmaşık labirentlerden çıkarılan ve anca bazı konularda emin olunabilinen bir eser tarihi ortaya çıkmış bu zamana kadar. Sonucunda Troya'nın bulunmasına vasıta olarak bir şehir devletinin tarih yüzüne çıkmasını sağladı.
Bundan sonraki kitap da Troya'nın tarihi sürecini araştıracağım. Bu kitap İlyada'nın hikayeleştirilmiş bir şekli olduğu için, Troya'yı merak edenlere tavsiye etmiyorum. Ülkemizde Troya hakkında fazla bir yayın yok ne yazık. Bunun üzerine Troya da yazılı bir arşivin bulunmaması da büyük etken oluşturuyor. Yayıncıların daha bilimsel kitapları çevirmesini tercih ederim. Umarım bunu ileride yaparlar.
Bundan sonraki kitap da Troya'nın tarihi sürecini araştıracağım. Bu kitap İlyada'nın hikayeleştirilmiş bir şekli olduğu için, Troya'yı merak edenlere tavsiye etmiyorum. Ülkemizde Troya hakkında fazla bir yayın yok ne yazık. Bunun üzerine Troya da yazılı bir arşivin bulunmaması da büyük etken oluşturuyor. Yayıncıların daha bilimsel kitapları çevirmesini tercih ederim. Umarım bunu ileride yaparlar.
ben de umuyorum , Troya daha önceleri merakımı celbetmişti , biraz bakınınca dediğiniz gibi çok yazılı kaynak olmadığını , anlatılanların genellikle efsanelerden ibaret gibi geldiğini söylemeden geçemeyeceğim .
YanıtlaSilİlyada da okuduğum ve okuyunca şaşırdığım kitaplardan biridir . Bu arada Çanakkale'deki Troya'ya gitmiştim . Fakat yaş itibarı ile önemini kavrayamamış olma olasılığım yüksek , şimdi tekrar Çanakkale'de olmak var. Bu arada Ursula'nın 4. kitabı için haber bekleyeceğim fakat mümkünse 15 gün sonra olsun :D Zİra vizelere henüz çalışmaya başlayamadım bile.
Yazılı kaynağın fazla olmamasına rağmen yinede bazı şeyler arkeoloji bilimi ve diğer bilimlerin yardımı ile gün ışığına çıkarılabilmiş. Bunun yanında o dönemde diğer devletler ile yaptığı antlaşmalar var yazılı olarak. Bunları ileriki zamanda tanıtacağım kitaplarda değineceğim. Bir iki tane araştırma ve deneme-araştırma türünden kitap var. Diğer konuda size eposta atacağım :)
YanıtlaSil