1 Kasım 2020 Pazar

Zümrü Ayna

 


Celal  Şengör'ü tv kanallarında bilim ve tarih   konularını takip edenler bilir. Kendisi ülkemizin nadide bilim insanlarından bir tanesi. Bilim kariyeri olarak aslında olması gereken fakat  Türkiye'de ki üniversite akademisyenlerin vasatlığı görününce kendisini ister istemez daha  yükseklere çıkarıyoruz. Kendisinin bilim kariyeri olarak  yine de yükseklerde bunu yanlış anlamayalım. Yaptığı çalışmalar, aldığı ödüller, çalıştığı kurumlar ve akademik yayınları ile Türk  bilim insanlarını temsil etmekte. 

Artık günümüzde bilim insanları olsun, özel sektörde çalışanlar olsun bir konuda uzmanlaşmayı, sadece o konu hakkında bilgi edinmeyi tercih ediyor. Günümüzde bilgi miktarının her geçen gün artığı bir çağda bu kabul  edilebilir  görünüyor. Fakat insanların bir konuda uzmanlaşması bilginin ve teknolojinin artığı bu devirde diğer konularda fazlaca cahil kalmalarına neden oluyor. Kişi kendi mesleği konusunda uzman olmalı, bunun yanında bir iki konuda da bilgi edinmelidir. Tıpkı eski bilginler gibi. Size onları tanıtırken matematik, felsefe, tarih, astronomi vs konularda bilgi sahibidir derler. Celal Şengör de kendi uzmanlık alanı dışında bir çok konuda bilgi sahibi bilim insanlarından. Bunların içinden bir tanesi de tarih.

Celal Şengör'ün bu kitabı Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisinde 1999  yılında yayınlanmış  makalelerinden oluşmakta.  Makalelerin konusu bilim ve düşünceler üzerine, kişiler, tarih, olayları içeren çeşitli makaleler bulunmakta. Makale şeklinde toplanmış kitaplar genelde fazla aklımda kalmaz nedense fakat burada  iki makale dikkatimi çok çekti. Anlatım şeklide hoşuma gitti. Daha önce anlatılan olay örgüsünü tarihin içinde hiç bu şekilde okumamışsınızdır. 

Tarih içinde ki olayların ansızın olmadığını bazı olayların zaman içinde gelişerek sonlandığını görürsünüz. Osmanlı İmparatorluğu Avrupa devletleri karşısında teknik olarak geriye düşmesinden sonra bazı Padişahlar çözüm yolu aramaya başladılar.  Sultan 3. Mustafa'nın kurduğu imparatorluk deniz mühendislik okulu sonraki padişah 3. Selim tarafından devam ettirilip imparatorluk kara mühendislik okulu, daha sonra daha modern Nizam-ı Cedid birliğini kurdu. Fakat  yeni  çeriler ve yobazların isyanları sonucu padişah şehit oldu. 3. Selim'in başlattığı yoldan giden Sultan Mahmut daha kararlı ve azimli yol izleyerek amca oğlunun karşılaştığı sorunları kesti attı. 1795'de başlayan yenilenme çalışmaları başlangıcı bu kitaptaki makalede bulunuyor. 

2.Mahmut çok genç  yaşta padişah oldu. Kendiside 3.Selim  gibi  yenilenme taraftarıydı. "Avrupa'ya benzemezsek Asya'ya çekilmeye mecbur kalırız" demişti. Fakat  kendisinin tahta geçtiği zaman yenilik hareketlerini devam ettirmeye müsait değildi. 3.Selim'in başına gelenleri çok iyi biliyordu. Dönemin alimlerinin yoldan çıktığı, devlet düzeninin  bozulduğu, her işte rüşvetin döndüğü, yeni çetelerin haraçgüzar olduğu, paşaların bölgesel tiranlara dönüştüğü dönemde  isyanlar ile boğuşan 18 yıl sonunda yaptığı hazırlıklar bitince yeni çerileri ve onlarla birlikte çürüyen yapıyı yıktı. Top  ateşiyle yeniçerilerle  birlikte ocağı yok etti. Önünde engel kalmayınca yenileşme hareketlerine başladı. 1975 de başlayan yenileşme hareketini  Mustafa Kemal Atatürk  1923 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisini açtıktan sonra inkılap hareketleri  ile devam ettirdi. Fakat yine tarih tekerrür etti. Alimlerin dejenerasyonu, yobazların artması, devlet düzeninin bozulması, dış güçlerin devlet işlerine karışmasına izin verilmesi sonucu yenileşme hareketi sekteye  uğradı. Tarihi olayların zaman içindeki olay  örgüsü gelişmesi ne kadar zaman aldığını gösteriyor bu iki makale bize. Aslında 1795'de başlanan bir hareketin zaman içinde nasıl geliştiğini, ne gibi zorluklar çıktığını  ve nasıl başarıldığını gösteriyor. Bu bakımdan çok önemli.

Diğer makalelerde benim ilgimi çeken Ömer Hayyam üzerine olan. Kendisi matematik üzerine  olan etkisi meşhur. Yine Osmanlı zamanında kaybolmuş bir mucit Lagari Hasan Çelebi ilk deniz altıyı yapan kişi. Ama ne yazık ki o dönemde ilgi ve devam gelmeyince tarihte kaybolmuş. Kimse de  bilmiyor, aynı Takuyittinin bir zamanlar ki gözlem evi gibi.

Son olarak akılında kalan Atatürk'ün başlattığı Türk Tarih Tezi hakkında. Bir görüşü körlemesine takip etmek demek bağnazlıktır. Günümüzde Atatürk'ün bazı çalışmalarını ve fikirlerini yeterli araştırma yapmadan körü körüne takip edenler var. Onu anlamak yerine inanmayı tercih ediyoruz. Türk  Tarih Tezi güzel çalışmalara vesile olsa da ilk ortaya atıldığı zaman yeterli çalışma yapılamamış. Bu nedenle Atatürk tarafından eğitimden çekilip bilim adamlarının daha fazla üzerinde araştırma yapmasını tavsiye etmiştir. Kendisi de o zaman ki veriyi yeterli bulmamıştır. Bunda dolayı hala yayınlanan Türk Tarih Tezi kitabını doğru addetmek yanlıştır. Bu aynı Mu Kıtası olayına dönüşmüştür. Bu konuda da yeterli kanıt olmadığı için anlatılanlar kabul edilmiyor. Atatürk'ün sözlerini takip edin. " Eğer bir gün benim sözlerim bilim ile ters düşerse bilimi seçin." 

Kitaptaki makaleler kısa kısa fakat bilgi bakımından doyurucu. Her birinde farklı şeyler öğreniyorsunuz. Makale tarzı kitaplar konuların hepsi benim aklımda kalmıyor. Okuyucuya göre bu değişebilir. Bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Bir makalede ki konu sizi etkileyebilir, merak ettirebilir, bir kitaba yöneltirse bile bu güzeldir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...