8 Ağustos 2017 Salı

Nübüvvet Tarihi İtibariyle Türklüğü Dini Geçmişi





Eski Türk dinin araştırılmasında bilimsel ve kendi yaptığım araştırmalarda biraz sıkıntı yaşandığını gördüm. Türklerin o devirde kendilerinin inançlarını yazılı bir kaynağı olmaması bunun en büyük etkenlerinden bir tanesi. Türklerin eski inançları hakkında erişilen yazılı kaynaklar genelde Çin yıllıklarından gelmekte. Bunun dışında diğer komşu milletlerin yazıları, seyahatnameler ve elçilerin verdikleri bilgilerden ibaret. Bunlardan dolayı belli kalıplarda çok derine inmeyen ama genel bir bilgi içeriği elimize geçiyor. Benim okumalarımda ise bu konu hakkında fazla çalışma olmadığından dolayı kısıtlı kaynaklardan bilgi edinmek durumunda kalıyorum. Bunun yanında bazı yayınlarda ısrarla devam eden Şamanizm ile Eski Türk inancı Gök Tanrının karıştırılması, bu yanlışın devam ettirilmesi ayrı bir sorun oluşturuyor.

Kitap yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi makaleler ve bildirilerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir eser. Aslında eski Türk inancının üzerine olduğunu düşünsek de daha çok semavi din mantığı üzerinde eski Türk inancının değerlendirilmesi olmuş. Tabi ki eski Türk inancının ne olduğu araştırılması gerekiyor. Dinlerin karşılaştırılmalı araştırılması ve incelenmesi de gerekiyor. Bunu yaparken fazla semavi mantığa girme taraftarı değilim fakat. İçinde bulunduğumuz islam dininde bulunmamız sebebi ile bu tür düşüncelere girmememizi de biraz doğal karşılıyorum. Ama bilim yaparken bunun ileriye gitmemesi gerekiyor. Türklere ilk ismi veren Hz.Nuh'un oğlu Yafes'in oğullarından bir tanesi Türk den törenin ve bir kavmin isminin meydana geldiği mitolojik olarak geçmekte. Buna kaynak olarak Ebulgazi Bahadır Han'ın Türklerin Seceresi gösteriliyor. Türk'ün bir nizam kurucu olmasından dolayı ve Türklerin bu yazılı olmayan kanunları yani töreyi yıllar içinde sıkı sıkıya bağlı kalmaları. Hakanların ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar töreye dokunmaktan çekinmeleri, Hakanların bile töre karşısında güçsüz kalmaları bu kanunların bir din olabileceği akla gelmekte. Yazarda bunun üzerine durmuş ve gerçekten mantıklı bir konu bu. Bunun yanında daha önce değindiğimiz Oğuz Kağan'ın Oğuz boylarını oluşturması da onun bir peygamber olabileceği üzerine fikirler ortaya çıkarıyor. Daha önceki okumalarımızda Oğuz Kağan Destanının ne kadar farklı bir bütünlük içerdiğini öğrenmiştik. Oğuz'un gerçekte var olup olmadığını da kesin bir kanıya varılamıyordu araştırmalarda. Ama destanın getirdikleri bize Türk kültürünün bir bütününü yansıttığını göstermişti. İslam anlayışındaki peygamberlerin yaşadıkları ile Oğuz'un yaşadıkları karşılaştırdıklarında onunda bir peygamber olabileceğini söylüyor yazar.

Semavi düşünce tarzında yaklaşılarak bakılan eski Türk dini bir çok yerde semavi dinlere benzese de bazı yerlerde ayrışmaktadır. Bu açıdan bakarak değerlendirilen Tengri anlayışı ve diğer mukaddes olaylar üzerine yazılmış bir eser. Farklı bir bakış açısıyla Türklerin eski inancına bakmak isteyenlere okuması için tavsiye ederim. Diğer açıdan çok fazla semavi dinlerin açıklamalarına girdiği için eski Türk inancına ile ilgili yeni bir şey yok. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...