Bundan bir kaç yıl önce Sümerlileri okurken Mu kıtası teorisini de araştırmak istedim. O dönemde Mu kıtası ile alakalı kaynakları okudum. Daha sonra ön Türk araştırmaları karşıma çıkmıştı. Onla ilgili bulduğum kitapları da incelemiştim. Sadece eski bir çok yazıyı okuduğunu söyleyen Kazım Mirşan'ın kitaplarına ulaşamadım. Çok uğraştım telefon ettim kendisine, daha önce kitabı çıkmış yerle irtibata geçtim bir türlü kitapları bulup da inceleme imkanı olmadı. Bilimsel olarak artık tarih okumaya başlayınca bazı şeyler artık zaman çizelgesi içinde oturuyor insanın kafasına. Mu araştırmalarının kanıta dayanmayan, gerçek dışı bir şey olduğu kanaatine vardır. Tabi bu bir çok gerçek bilgiyi göz ardı edilmesi demek değil. Bilim adamları Mayalar ile Türkçe arasında benzer kelimeler olduğunu söylüyor. Bu dillerin ana bir dilden türemesi teorisinin bir parçası olarak görüyorlar ama daha ispat edilemedi. Kazım Mirşan'ın kitaplarına bulamadığımız için okumalarına hangi metodolojiye göre yaptığını öğrenemedik. Bundan dolayıda bilimsel bir yere oturtamadım. Takip ettiğim bazı dil biliciler (bunları ileride dil tarihi bölümünde inceleyeceğim) de bu tür bir şeyin olamayacağını belirtiyorlar. Genellikle piyasadaki kitaplar ve araştırmacılar ön-Türkler dedimi Kazım Mirşan, Haluk Tarcan kitaplarını kaynak olarak gösteriyorlar. Fakat bu kitapların bilimsellikten uzak kanıtlanmamış teoriler ortaya attıklarını göz ardı ediyorlar. Hele ki James Churchward Mu kıtasını anlatan tabletlerden şuana kadar ortaya böyle bir şey çıkmadı.
Bu kadar olumsuzluktan sonra elimizdeki bilimsel verilere bakalım. Çin kaynakları Türkleri MÖ 1040 olarak belirtmişler. Çu hanedanlığı bu dönemde Çin toprakları içine yerleşmiş. Dil bilimi olarak daha araştırmasak da Sümerliler dili içinde bir çok Türkçe kelimenin bugünkü anlamları ile bulunduğu bilimsel olarak tespit edilmiş. Buradan bu dönemde Türkçenin dolaylı yoldan var olduğunu söyleyebiliyoruz. Ahmet Taşağıl kabuklara ve kaplumbağa kabuğu üzerine yazılı olan verilerden, arkeolojik çalışmalardan Türklerin MÖ 3000-2500'e kadar gidebildiğini belirtmişler. Servet Somuncuoğlunun yapmış olduğu kaya üzerine yapılan resimlerin de çok eski devirlere gittiği yabancı bilim adamları belirtiyor. Bunlar elimizdeki bilimsel veriler. İleri ki konularımızda kitaplara geldikçe bunları daha detaylı olarak inceleme fırsatım olacak.
Bu iki taraflı bakacak olursak bir takım verilerin kanıtsız ve bilimsel olduğu, diğer verilerin ise bilimsel bulgular ile desteklendiğini görüyoruz. Bundan dolayı araştırma yaparken bilimsellikten uzaklaşmadan devam etmek fantaziye kaçmamak gerek. Türklerin çok eski devirlere gitmesini bende isterim ama fantazi ürünlere inanmakta istemiyorum. Bundan dolayı iyi araştırılıp, kaynakların iyi değerlendirilmesinden yanayım. Bu kitap Ön-Türkler konusunu merak edenler okuyabilirler. Ama içinde doğrulu kanıtlanmamış verilerin olduğunu akıllarından çıkarmasınlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder