İşgal altındaki İstanbul'un durumunu daha iyi anlayabilmek için bir ön araştırma yapmıştım. Bu kitabı orada listeye almıştım. İlk başta yazarın yabancı olduğunu düşündüm. Yazar hakkında araştırma yapınca kendisinin Türk olduğunu, İlber Ortaylı'nın da kendisini okumayı tavsiye ettiğini okuyunca merakım arttı. Aslında kitap 1914-1923 tarihleri arasında İstanbul'u anlatan makalelerden oluşan bir derleme. Derleyen kişininde makaleleri bulunmakta. Daha önce İstanbul'da İşgal Yılları günlüğü ile İstanbul'un İşgali araştırma kitabını incelemiştim. Orada gördüğüm tabloyu size de aktarmaya çalıştım. Bu kitap da aynı şekilde İstanbul'un durumunu anlatan makaleler bulunmakta.
Kitapta bulunan makalelerin tamamına yakını yabancılar tarafından yazılmış. Bir tanesi Sina Akşi tarafından. Bu çeşitli kişilerin yazdığı makaleler sayesinde farklı şekilde bu tarihler arasında İstanbul'a bakmaya imkan tanıyoruz. Bizi bir İstanbul turist rehberi eşliğinde o dönem ki İstanbul'u gezdiriyor bir makale. İstanbul'un 1.Dünya Harbi öncesi ve sonrası durumunu, genelde bizim tarihimizde savaşa girmemize neden olan iki Alman zırhlısının macerası geniş bir şekilde aktarılıyor. Mütareke İstanbul'unda mizah dergilerinin gözünden halkın yaşamına bakmamıza imkan tanıyor. Bunun yanında çeşitli yerlerden derlenerek oluşturulan makaleler ile Rumların gözünden o günkü olaylara ve İstanbul'a bakabiliyoruz. Aynı şekilde Türklerin gözünden başka derleme bir makale ile de Türklerin gözünden olaylara ve İstanbul'a bakıyoruz. Bu kadar karmaşa içinde kendilerinin hiç bir tarafta görmeyenlerde var. Osmanlı tebası olarak yaşan Yahudi cemaati gözünden ve o günün koşulları ile de bize ayrı bir bakış açısı sağlıyor. O günün en büyük olaylarından biri olan Rus göçü; Rusya da meydana gelen devrim sonunda Çarlık yanlısı kimselerin akın akın İstanbul'a dolması ile başlıyor. Bunların getirdikleri, yaşadıkları ve o günkü İstanbul hayatına etkileri bize aktarılıyor.
Bazı makalelerde yabacıların Ermenilere ve Rumlara karşı gösterdikleri ılımlı havayı katmaz isek bu makaleler çok farklı bir bakış açısı sunmuş. O günkü İstanbul'un nasıl olduğunu daha önce aktarmıştım. Bu kitaptakiler de aynı konulara değinmelerinden yanında farklı açılardan İstanbul'a bakmayı sağlıyor. Dilinin akıcı olması okumayı çok kolaylaştırmış. O dönemi merak edenler için önerebileceğim bir kitap.
Kitapta bulunan makalelerin tamamına yakını yabancılar tarafından yazılmış. Bir tanesi Sina Akşi tarafından. Bu çeşitli kişilerin yazdığı makaleler sayesinde farklı şekilde bu tarihler arasında İstanbul'a bakmaya imkan tanıyoruz. Bizi bir İstanbul turist rehberi eşliğinde o dönem ki İstanbul'u gezdiriyor bir makale. İstanbul'un 1.Dünya Harbi öncesi ve sonrası durumunu, genelde bizim tarihimizde savaşa girmemize neden olan iki Alman zırhlısının macerası geniş bir şekilde aktarılıyor. Mütareke İstanbul'unda mizah dergilerinin gözünden halkın yaşamına bakmamıza imkan tanıyor. Bunun yanında çeşitli yerlerden derlenerek oluşturulan makaleler ile Rumların gözünden o günkü olaylara ve İstanbul'a bakabiliyoruz. Aynı şekilde Türklerin gözünden başka derleme bir makale ile de Türklerin gözünden olaylara ve İstanbul'a bakıyoruz. Bu kadar karmaşa içinde kendilerinin hiç bir tarafta görmeyenlerde var. Osmanlı tebası olarak yaşan Yahudi cemaati gözünden ve o günün koşulları ile de bize ayrı bir bakış açısı sağlıyor. O günün en büyük olaylarından biri olan Rus göçü; Rusya da meydana gelen devrim sonunda Çarlık yanlısı kimselerin akın akın İstanbul'a dolması ile başlıyor. Bunların getirdikleri, yaşadıkları ve o günkü İstanbul hayatına etkileri bize aktarılıyor.
Bazı makalelerde yabacıların Ermenilere ve Rumlara karşı gösterdikleri ılımlı havayı katmaz isek bu makaleler çok farklı bir bakış açısı sunmuş. O günkü İstanbul'un nasıl olduğunu daha önce aktarmıştım. Bu kitaptakiler de aynı konulara değinmelerinden yanında farklı açılardan İstanbul'a bakmayı sağlıyor. Dilinin akıcı olması okumayı çok kolaylaştırmış. O dönemi merak edenler için önerebileceğim bir kitap.
kronolojik sıra takip etmeden okunmaz herhalde , şu tarihi bir ben oturtamadım bir düzene . Arada sırada kaçamak tarih okumaları yapsam da , kronolojik olarak okumaya benzemiyor ne yazık ki , sizin her biten kitabınızda ah ediyorum bu yüzden kendime :)
YanıtlaSilMerhaba Eylem Hanım
SilSiz bu gidişle tarih konusuna başlayamayacaksınız :) Ben işi hızlandırmak için, sizinde hevesinizi görerek, hangi kitabı okuyacağınızı karar vereyim :D
aslında genelde yakın tarih okuyorum(tamam az ama hiç değil :) . gerçekten siz birini önerin de başlamama vesile olun :Dyoksa benden pek hayır yok:)
YanıtlaSileylemle aynıyım :D şimşirgilden başladım ben ama ne derece başarılıyım bilmiyorum ...pek emin olamadım ama yanlış hatırlamıyorsam dünyanın ilk günü diye bir kitap vardı onu çok beğenmiştim
YanıtlaSilŞimşirligil'i okumadım ama benim için başlangıç diyeceğim bir seri yazdığını düşünmüyorum. Tabi okumadığım için biraz önyargılı bir yaklaşım oluyor benim için. Dünyanın ilk günü bir roman olduğu için tarih kategorisine girmiyor. Zevk için tabi okunabilir. Tarih iyi kaynaklardan öğrenmek çok önemli çünkü bizim toplumumuzda alternatif tarih üretmek çok moda bir kavram. Kimse bilimin peşinde değil siyasi düşüncelerin peşinden koşuyorlar. Buda tarih biliminde böyle bir sapmalara, bilim dışılığa sebep oluyor.
Sil